Paleozoic Formations and The Problem of Paleozoic-Mesozoic Boundary in The Ankara Region (Central Anatolia)
Abstract: Ankara çevresinde Paleozoik arazisi metamorfik şistler ve grauvaklar ile kristalin veya yarı kristalin kalkerler halinde gelişmiştir.Metamorfik şist ve grauvaklarda yukarıdan aşağıya şu diziliş ana hatlarıylegöze çarpar:
5. Koyu renk kumtaşı metamorfik değil Trias?-Permien- ve şistler Üst Karbonifer
4. Grauvaklar metamorfik değil veya » Devonien? çok az metamorfik
3. Fillatlar, mikalı killi epimetamorfik Silurien ve öncesi şistler, grafitli şistler
2. Pembe renkli seri- epimetamorfik » sitli şistler
1. Yeşil renkli klorit, epimetamorfik » glokofan şistler
Bu serilerin alt üçünde farkolunur derecede bir metamorfizma mevcuttur veepimetamorfik grupa dahil edilebilirler. Bu epimetamorfik grupun muhtemelenen eski üyesi yeşil klorit glokofan şistlerdir ve çevrenin kuzeyindeki Aydos dağınıngüneyinde görülürler, kıvrım ve tabaka uzanışları NW-SE yönlüdür. Bu yeşil şistaflörmanlarından doğuya veya güneye gidildikçe sırayla diğerlerine geçildiği görülür. Bu grup şistler çok sıkışık kıvrımlı olup, içlerinde iyi muhafaza edilmiş fosillerpek yoktur. Sadece İ. Yalçınlar, tahminime göre fillat-killi şistler grupunun içinde(3 üncü grup), genellikle Silurien ve Üst Kambriene ait Graptolitler bulunduğunu bildirmiştir. Daha genç olan grauvaklarda ve onlarla birlikte bulunan bazı şistîtaşlar, altlarındaki gruplardan bir metamorfizma azlığı ve daha seyrek kıvrımlarasahip olmaları bakımından ayrılır. Bu itibarla epimetamorfik şistler üzerinde bulunan bu grauvak serileri, kristalin ve yarı kristalin kalkerlerle birlikte Hersinien kıvrımları dönemine, epimetamorfik şistleri ise daha eskiye bağlamak uygun olur.Bu eski kısımda muhtemelen Kaledonien bir temelin mevcudiyeti söz konusudur.Ancak grauvaklar içinde de, daha koyu renk sert ve bariz tabakalı ve bazik püskürük malzemeyi de ihtiva eden bir alt tip ile, daha açık kahverengi, gözle görülür birmetamorfizma arzetmeyen, kaba ve hemen hemen tabakasız bir üst tip ayırmakmümkündür. K. Leuchs`un Culuk civarından getirildiğini söylediği Üst Devonienfosili, tahminime göre bu grauvak grupundan alınmıştır. Çevrede Permien (İ.Ketin), hatta Trias (U. Bilgütay) fosilleri taşıyan grauvaklar bulunduğu, bunlarınkendilerine çok benzeyen Lias kumtaşları ile karıştırılabileceği de (İ. Ketin) bildirilmiştir. Son sözü edilenler, kanaatimce grauvakların metamorfik olmayan üsttipine ait olanlardır. Şist - grauvak grupunun yüksek bir seviyesini teşkil eden bazıkoyu renk şist ve kumtaşları içinde E. Chaput Viseen fosilleri bulmuş ve bunlarıZonguldak`ın Kulm fasiesine benzetmiştir.Ankara çevresindeki kristalin ve yarı kristalin kalkerler daha çok Paleozoikinüst seviyelerine aittirler. Gerçekte grauvaklar ve koyu renk şistler üzerine gelentabakalı, koyu renkli kalkerlerde Üst Karbonifer ve Permien mikrofosilleri bulunmuştur. Kitlevi, beyaz-gri renkli ve kristalin olan tipler çoklukla fosilsizdir ve yaşları henüz tartışma konusudur. Bunların tamamen Permo-Karbonifere ait olduğunuiddia edenler bulunduğu gibi (S. Erk, Z. Dağer), bir kısmının içinde Trias fosilleribulunduğunu veya bulunmasının mümkün olduğunu kabul edenler de vardır (E.Chaput, K. Leuchs, H. Kleinsorge, G. Müller, O. Erol, R. Brinkmann). Kanaatimcekristalin kalkerlerin büyük bir kısmı Permo-Karbonifer yaşlıdır, ancak aksi kesinlikle ispat edilinceye kadar kalker kitlesi içinde yer yer muhtemel bir Triasın bulunduğunu da kabul etmek uygun olur. Hatta bu kalkerler arasında ilerideki detayetüdler sırasında tespit edilebilecek Jura (hatta Kretase) örtülerinin parçaları dabulunabilir. Ancak Mesozoike ait bu bölümler, masif kalkerlerin daha çok Üst Paleozoike ait olma, karakterini büyük ölçüde etkilemez.Kısaca söylenirse, Ankara çevresinde gerek grauvaklar, gerekse kristalin kalkerler içindeki Paleozoik-Mesozoik sınırı henüz, tam anlamı ile tespit edilip haritaya geçirilememiştir.