-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
- 1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Pennsylvania ve New Jersey`deki Orta ve Üst Ordovisiyen yaşlı Martinsburg Formasyonu`nun orta Ramseyburg grovak üyesi, çökel ortamı ve beslenme alanı evrimini açıklamak ve levha tektoniği çerçevesinde jeodinamik konumunu tartışmak amacıyla incelenmiştir. Martinsburg mostra kuşağı boyunca-220 km`lik bir uzanım içerisinde yedi örnek bölgesinden toplam olarak 48 adet örnek bu amaçla toplanmıştır. Bu örnekler monokristalin ve polikristalin kuvars, volkanik ve sedimenter litik parçalar, plajiyoklas ve K-feldispat gibi detritik bileşenleri açısından değerlendirilmiştir. Her kumtaşı ince kesitinde bu bileşenler için toplam 500 adet nokta sayımı yapılmış olup bunlar model üçgen diyagramlara yerleştirilmiştir. Farklı tektonik konumlarda oluşmuş 200`e yakm havzadan elde edilen analitik veriler üçgen diyagramlara yerleştirilmiştir. Farklı tektonik konumlarda oluşmuş 200`e yakın havzadan elde edilen analitik veriler üçgen diyagramlarda değişik böl gelerle temsil edilmektedir. Bundan dolayı tektonik ile kumtaşı petrolojisi arasında doğrudan bir ilişki kurulmaktadır. Bu şekilde elde edilen verilerin ışığında Martinsburg türbiditleri daha baskın olan yeniden işlenmiş orojenik ve daha az yaygın kratonik olmak üzere iki ana beslenme alanının varlığını göstermektedir. Havzanın güneybatı bölümü baskın olarak Geç Kambriyen/Erken Ordovisiyen yaşlı tortul örtüden beslenmiş olup, kuzeydoğu bölümü ise, kırıntılarının çoğunu sedimenter örtü aşındıktan sonra yüzeylemiş olan ve Kuzey Amerika`nın temelini oluşturan granitik ve gnaysik plütonlardan alarak beslenmiştir. Bazaltik kırıntıların azlığı veya yokluğu bu sedimanlar için volkanik yay beslenme alanının baskın kaynak olmadığını göstermektedir. Martinsburg çökel ortamı ve beslenme alanlarının evrimi Kuzey Amerika kratonunun, Prekambriyen riftleşmesinden kalan bir ada yayı veya bir kıtacık ile çarpışmasını gerektiren bir plaka tektoniği modeli ile açıklanmaktadır. Önerilen bu tektonik model Hamburg klip`inin (allokton bir birim) ve mostra kuşağı boyunca bazı yerlerde Martinsburg Formasyonu`nun tabanında görülen ince volkanik kül katmanları ve yastık lavların yerleşimi hakkında yeni yorumlar getirmektedir.
Öz: Bu çalışmada, Soma yöresinde ekonomik değere sahip alt ve orta linyit damarları palinolojik yönden incelenmiştir. 16 cins ve bunlara bağlı 42 sporomorf türünün palinolojik ayrımı, bu linyitlerin Orta Miyosen yaşlı bir mikroflora içerdiğini göstermiştir. Nitel ve nicel analiz sonuçlan, bu mikrofloranın Geç Burdigaliyen - Erken Serravaliyen yaşlı Eskihisar pollen topluluğuna benzer özellikte olduğunu belirtmektedir. Spor ve pollenlerin tanımladıkları bitki topluluğu, kömür oluşumu sırasında, günümüz Akdeniz iklimi veya biraz daha sıcak ve nemli iklim koşullarının egemenliğini yansıtmaktadır.
Öz: Zamanti melal provensinin (Orta Toroslar, Türkiye) güneybatı kesimini oluşturan Aladağlar`da incelenen çinko-kurşun mineralizasyonu herhangi bir stratigrafik seviyeye veya magmatik olaya bağımlılık göstermez. Permiyen ve Jura kireçtaşı serilerinde bulunan çinko-kurşun cevherleşmelerinin oluşumu, Kretaseden sonra meydana gelen aşınma yüzeylerinde, özellikle kırık tektoniğinin yoğun olduğu yerlerdeki paleokarstlaşmayla ilgilidir. Gözlenen maden yatakları tipleri, yöresel tektoniğin ve karstlaşmanın, litolojisi farklı kireçtaşlarındaki gelişimine bağlıdır. Cevherleşmeler, genellikle değişik oranda klastik malzeme ile birlikte, tektonik veya karstik kökenli boşluklarda depolanır. Omatım yoluyla mineralizasyon sadece masif kireçtaşlarında, kırık tektoniğince belirlenen ezik zonlarda önem kazanır. Maden yataklarının alt seviyelerine kadar etkili olan ayrışım sonucu, sfalerit, galenit ve pirit/markasitten oluşan sülfürlü cevher parajenezine az rastlanır. Cevherleşme genellikle limonit, smitsonit, hemimorfit, hidrozinkit ve Zn-Al-silikatlardan meydana gelir. Dolgu tipi cevherler, detritik çökellerle ardışımlı katmanlar veya bunların çimentosu şeklinde bulunurlar ve değişik karstzonlarına özgü heterojen mineralojik bileşim ve çoğunlukla jeopetal yapı gösterirler. Karstlaşmaya uğrayan kireçtaşlarını -stratigrafik veya tektonik olarak- üzerleyen ofiyolitli seriler ve daha yaşlı tortul kayaçlar, karst boşluklarındaki çakıl ile kil boyutlarındaki detritik dolguların kaynak alanını oluştururlar. Karstlaşan kireçtaşlarının kalıntıları önemsiz yer tutar. Esas karst dolma süreci Eosen olarak kabul edilebilir. Arazide ve mikroskopik boyutlarda yapılan gözlemlerle jeokimyasal verilere dayanılarak, dış-kökenli taşınma olaylarına bağlı bir köken önerilmektedir.
Öz: Yeşilyurt sahasındaki uranyum belirtileri Menderes masifinin düşük ve orta dereceli metamorfik kayalarınca altlanan fluviyal tortul kayaları içinde bulunur. Bu belirtiler bol kil ve süt ara maddesi içeren Neojen konglomera ve kumtaşları içinde yer alırlar. Uzamış mercekler şeklindeki oksitli ve oksitsiz uranyum yığışmaları çökel kayaların ara madde dolgusu olarak belirir. Her iki tipteki uranyum belirtileri bol karbonlu malzeme içeren ince taneli süt ve kil ara maddesi içinde tekdüze olarak dağılmıştır. Oksitsiz uranyum yığışımları ile pirit ve siderit bollaşması arasında bir ilişki gözlenmez. Oksitli zonlardaki yüksek tenörlü uranyum cevheri (% 0.05 U3O8) çok az veya hiç kalsit içermeyen kil ve hematit ara maddeli kumtaşı ve konglomera düzeylerinde bulunur. Ancak düşük tenörlü (< % 0.01U3O8) uranyum cevheri kalsitçe zengin kumtaşı ve konglomera düzeylerinde yer alır. Otojenik pirit ve siderit diyajenez sırasında oluşmuştur. Çözeltideki uranyum ilk olarak kil ve karbonlu malzeme tarafından soğurulmuş ve daha sonra H2S tarafından indirgenmiştir. İndirgenmiş kumtaşı ve konglomera içinde yığışmış büyük miktardaki uranyum, graben kıyısı büyüme fayı boyunca yükselen karbonatça zengin yeraltı sularında çözünmüş ve daha sonra fluviyal tortullar içinde yeniden dağılmıştır. Yalnız birkaç uranyum belirtisi özellikle kalsit ve hematit tarafından yansıtılan yoğun alterasyondan kurtulabilmiştir. Bütün uranyum belirtileri epijenetik kökenli olup hazne kayaç içindeki hareketli yeraltı suları tarafından oluşturulmuştur. Metamorfik kayalar, özellikle masif gnayslar, tortullar içindeki uranyum yığışımlarının kaynağını oluştururlar.
Öz: Bu yazıda Erzin ovası serbest akiferi için bir sonlu eleman modeli tanıtılmaktadır. Modelde kullanılan yeraltısuyu akış denklemleri, Dupuit varsayımları kullanılarak dengesiz serbest akifer koşulları için oluşturulmuştur. Modelin Erzin ovası yeraltısuyu havzasına uygulanması 1978 sulama mevsimi için kalibrâsyon, 1978-1982 dönemi için gerçekleme çalışmaları ile yürü tülmüştür. Duyarlılık analizleri akifer parametreleri, ağ boyutu, sınır koşulları ve beslenim-boşalım değerlerine göre yapılmıştır. Akif erin değişik hidrolojik koşullara karşı davranışının benzeşimi uzun süreli yeraltısu düzeyi gözlemleri olan beş kuyu yardımı ile sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlar ölçülen ve hesaplanan yük dağılımları arasında çok iyi bir uyum göstermektedir.
Öz: Bu yazıda sonlu elemanlar modelinin Erzin ovası serbest akiferine uygulanışı tartışılmakta ve GRWM bilgisayar programının algoritması tanıtılmaktadır. Duyarlılık analizleri ağ boyutunu, hidrolik iletkenliği, depolama katsayısını, sınır koşullarını ve beslenim-boşalım miktarlarım içermektedir. Model kalibrasyonu 1978 sulama mevsimi için yapılmıştır. Modelin saha koşulları için gerçekleşmesi 1978-1982 dönemini kapsamaktadır. Önerilen model akiferin davranışım başarılı bir şekilde yansıtmaktadır.
Öz: Amerika Birleşik Devletleri`nin Nevada eyaletindeki Monitor ve Tokima dağlarında ölçülen stratigrafik kesitlerden alman örneklerde bol miktarda çıkan Alt Devoniyen yaşlı konodont cinsi icriodus üzerinde sayısal analizler uygulanarak bu mikrofosillerde sayısal analizler uygulanarak bu mikrofosillerdeki evrimsel biçim değişimi incelenmiştir. En-boy oranının «uzama indisi» olarak (I-E/B) uyarlanması ve bu indisin frekans dağılımlarının, ontojenik kavram ve yorumlamaların da ışığı altında, değerlendirilmesi sayısal olarak yapılmıştır. Evrimsel biçim değişimlerinin yorumlanması sonucunda icriodus cinsine özgü I. steinachensis ve I. claudiae türleri yeniden tanımlanarak iki türün «hipodaym»ları verilmiştir. Kullanılan sayısal yöntem, grafik ve yorumlamalar ayrıntıları ile açıklanmıştır.
Öz: Önceki çalışmalara göre Üst Miyosen (Tortoniyen yaşında olduğu bildirilen Kuzgun formasyonu inceleme alanında kuzeydoğudan güneybatıya doğru sürekli uzanmalıdır. Birim başlıca; çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ve sığ denizel Ostrealı düzeylerin ardalanmasından oluşmaktadır. Kalınlığı doğuya doğru artmakta olup ölçülen kalınlık maksimum 450 m kadardır. Genelde karasal-sığ denizel nitelikli kırıntılılardan oluşan birimin fasiyes dağılımını belirlemek üzere doğudan batıya seri kesitler ölçülmüştür. Buna göre ayırtman ana fasiyesler şöyledir: Doğuda (Kebenk sırtı) Güvenç formasyonu üzerinde Ostrealı sığ denizel kırıntılılar ve sırasıyla düşük sinüslü menderesli nehir ve menderesli nehir çökelleri bulunmaktadır. Seyhan nehri boyunca Catalan baraj yeri ve güneyindeki Deve tepe dolayında menderesli nehir çökelleri hakimdir. Batıda Kuzgun köyü dolayında ise Güvenç formasyonu üzerine menderesli nehir çökelleri ve sığ denizel kırıntılılar gelmektedir. Daha batıda Kızılyar tepe dolayında Güvenç formasyonu üzerine sırasıyla; 1. sığ denizel kırıntılılar, 1. menderesli nehir çökelleri, 2. sığ denizel kırıntılılar, 2. menderesli nehir çökelleri ve son olarak da 3. sığ denizel kırıntılılar gelmektedir. Tarsus kuzeyi E 5karayolu batısında (Eskiköy tepe) ise tabanda Adana havzasının Serravaliyen ve öncesi çökelleri olmaksızın Paleozoyik temel üzerine ince bir çakıltaşı ile başlayıp yukarıya doğru kırıntılı-kırıntılı karbonat ardalanımından oluşan sığ denizel çökeller bulunmaktadır. Birimin en üst düzeyini bölgesel ölçekte devamlı Salbaş tüf üyesi oluşturmaktadır. Kuzgun formasyonu başlıca alüvyal ve örgülü nehir nitelikli dönemli ardalanımlı çökeller ile sığ denizel nitelikli çökellerden oluşmaktadır. Karasal çökellerde her bir dönemin tabanında kanal dolgusu çökelleri olarak çakıltaşı ile çakıllı kumtaşı bulunmaktadır. Kumtaşı-çamurtaşı ardalanımından oluşan set çökelleri ana kanalların yakınında yer almaktadır. Taşkın ovası asfasiyesini ise ince taneli, az belirgin laminalı bol miktarda kalkrit nodülleri içeren çamurtaşları oluşturmaktadır. Kuzgun formasyonunun sığ denizel çökellerini ise kumtaşı, silttaşı, çamurtaşı ve Ostrea kavkı kat manian meydana getirmektedir. Her bir dönemin tabam keskin olup, üst kesimleri dalga kırışıkları ile canlı yuvaları kapsayıp biyotürbasyonludur. Silttaşı ve çamurtaşı genellikle lamelli branş, gastropod, bitki parçaları ile Ostrea kavkı katmanları kapsamaktadır.
Öz: Gelibolu Yarımadası`ndaki Erken Eosen ve Orta-Geç Eosen yaşlı fliş nitelikli ince taneli tortul kayaların ana kaya olanakları araştırılmıştır. Her iki fasiyes, değişik düzeylerinde kumlu, çamurlu, killi ve normal fliş karakteri gösterir. İnce taneli kayaçlar (kiltaşı ve çamurtaşı), toplam tortul kaya kalınlığının yaklaşık % 80`ini oluşturur. Ana kaya niteliği taşıyan toplam tortul kalınlığı 2000 m kadardır. Ölçülen stratigrafi kesitlerinden alman kiltaşı ve çamurtaşı örneklerinin organik jeokimyasal parametreleri ile kil mineral parajenezleri incelenmiştir. Saz Üyesi toplam organik karbon (TOK) ve çözülebilir organik madde (ÇOM) verilerine göre ana kaya olabilirlik sınırında, Karaağaç Üyesi ise değildir. Saz Üyesi vitrinit yansıması (Rm) değerine göre genç, Karaağaç Üyesi ise olgun aşamadadır. Saz ve Karaağaç Üyeleri`nin mevcut organik madde bileşenlerine göre az-orta değerde petrol ve gaz üretebilecek nitelikte oldukları söylenebilir. Saz Üye siillit kristallik derecesine göre ankimetamorfizma ve metamorfizma, Karaağaç Üyesi ise diyajenez aşamasındadır. Saz ve Karaağaç Üyeleri`nde saptanan kil mineralleri ve bunların polimorflan her iki birimin yaklaşık 30004700 metrede diyajenetik koşullardan etkilendiğini belirler.
Öz: Afşin, Hüyüklü köyü dolayında işletilmekte olan çinko-kurşun madeninin yeraltı yapısı, cevherleşme varlığı, boyutları ve beklenen miktarlarını bulmak için Jeofizik çalışmalar yapılmıştır. Andezitlerle kaplı 45000 m2lik alanda yer elektrik ve yer uçlaşma ölçümleri alınmıştır. 300 metre boyundaki alanda cevher içerebilecek üç iletken tekne bulunmuştur. Tekne içi ortalama özdirenci 200, kenarında ise 450Ohm-metre olup üretken orta tekne genişliği 120 ile 150 metredir. Teknelerde kuzeyden güneye, sırası ile 2,4 ve 1 olmak üzere toplam 7 iletken cevherli kuşak vardır. Kuşaklar 45 ile 60° arasında kuzeye eğimli, genişlikleri 10 ile 40 metre arasında yaklaşık uzanımları K60°D, ara özdirençleri 100-150 Ohm-metre arasındadır. Üretime açık maden damarları bu iletken kuşaklardan biri içinde yer almaktadır. Cevherin ortalama başlama derinliği 10-15 metre olup, yer yer 100 metreye değin indiği elektrik kat haritaları ve doğal uçlaşma belirtilerinin yorumundan anlaşılmıştır. Ayrıca toplam uzunluğu 150 metre olan 13 tane yeni ocak yeri belirlenmiştir. Orta teknenin üretime alınmasıyla, incelenen alandan 320 000 ton maden çıkarılması beklenmektedir.
Öz: Pontidlerin orta kesiminde yer alan Erdembaba volkanitlerinin petrolojik inceleme sonuçları ortaya konularak, volkanizmanın oluşum koşulları ile kökeni açıklanmıştır. Pliyosen yaşlı volkanikler hiyalodasit türde olup, ortaç asidik kalkalkalen niteliktedirler. Petrokimyasal özellikleri göz önüne alındığında, volkanizmanın kıtasal kabuk kökenli olduğu ve anateksi sonucu oluştuğu belirginleşmektedir.
Öz: Kazdağ masifi ve batısında yer alan Mıhlıdere vadisinde temelde kısmi ergime sonucu oluşmuş granitler yer almaktadır. İstif, yönlü granitler, gnayslar ve mermerler şeklinde devamlı bir dizilim göstermekte ve bunların üzerine uyumsuz olarak şistler ve mermerler gelmektedir. Bu metamorfik istifin değişik seviyeleri üzerine tektonik dokanakla fliş ve melanj özelliğindeki kayalar gelmektedir. Tüm bu eski kayaçlar Paleosen yaşlı Altınoluk graniti tarafından kesilmişler ve skarn zonları oluşmuştur. Üst Miyosen sedimanları ve asit volkanitler daha yaşlı birimler üzerinde uyumsuz olarak yer almaktadır. Masifin bugünkü yapısını kazanmasında Paleozoyik ya da öncesi kompresyon hareketlerinin önemli rol oynadığı görülmektedir. Ancak sadece bu hareketlerle masifin bugünkü yapısını kazandığı söylenemez. Üst Triyasta görülen bindirmeler ve yeni tektonik faaliyetler sonucu oluşan doğrultu atımlı faylar ile bu faylara bağlı gelişen düşey faylar da masifin bugünkü yapısını kazanmasında etkili olmuşlardır. İnceleme alanındaki metamorfik kayaçlarda belirlenen mineral parajenezleri bölgede Barrow tipi metamorfizmanın geliştiğini göstermektedir. Daha önceleri bölgede varlığından söz edilen Abukuma tipi metamorfizma serilerindeki minerallerin kontakt metamorfizma sonucu olduğu belirlenmiştir. Metamorfik kayaçlarda düşük, orta ve yüksek dereceli metamorfizmanın etkileri izlenmektedir.
Öz: Pontidlerdeki volkanizmanın en yaygın olduğu bölgelerden biri Sinop çevresidir. Volkanitleri başlıca volkanik konglomeralar, akıntı breşleri, yastık lavları, dayklar ve bunlarla ilgili akıntılarla az oranda tüfler oluşturur. Bazaltik ve andezitik bileşimli bu volkanitlerde başlıca ojit, en statit, olivin, biyotit, opak mineral, plajiyoklas ve analsim yer alır. İkincil mineral olarak klorit, zeolit, kalsit, prehnit ve opak mineral bulunmaktadır. Genelde kalkalkali özellik gösteren kayaçların bazalt, andezit, latit bazalt-latit andezit oldukları görülmüştür. İz elementlerin (Ti, Cr, Zr, Sr, Y) dağılımları, yüksek V/Ni ve düşük Ti/V değerleri volkanitlerin ada yayı özelliğini vurgulamaktadır. Gerek Sinop volkanitleri, gerekse Pontidlerdeki Üst Kretase-Eosen volkanitlerinin Anadolu Tetisi`nin (Neotetis) Üst Kretase-Eosen aralığında Pontidler altına yitimi sonucu oluştuğu söylenebilir.
Öz: İnceleme alanının temelini oluşturan Altmekin grubu, birbirleri ile uyumlu Gözet, Karasivri, Nurasve Bademli formasyonlarından meydana gelmiştir. Gözet formasyonunun egemen litolojisi kalkşist ve yeşil şistlerdir. Karasivri formasyonu genel olarak kuvarsitlerden meydana gelmiş olup, üst kesimlere doğru Nuras formasyonunu oluşturan mermerlere geçiş gösterir. Grubun en üst düzeylerinde ise, Üst Permiyen yaşlı dolomitik kireçtaşlarından oluşan Bademli formasyonu yer alır. Altmekin grubu ile tektonik ilişkili olan Koçkaya ofiyolitli melanjı, bölgeye Üst Kampaniyen öncesinde yerleşmiştir. Ofiyolitli melanj m üzerinde, uyumsuz olarak Üst Kampaniyen - Alt Maastrihtiyen yaşlı Maydos formasyonu bulunur. Bunların üzerinde ise, Üst Miyosen yaşlı Hoydos formasyonu ile Pliyo-Kuvaterner yaşlı alüvyonlar yer alır. Yörede etkili olan tektonizma, farklı litolojik özellikleri dolay ısı ile formasyonları farklı derecelerde etkilemiş ve çeşitli kıvrımların oluşmasına neden olmuştur. Yaklaşık D - B doğrultulu fayların, bindirmelerin, kıvrım eksenlerinin ve değişik yönlü kırık sistemlerinin oluşmasına, yaklaşık K - G doğrultusunda etkinlik gösteren sıkışmaların neden olduğu belirlenmiştir. Ofiyolitli melanj m yörede yerleşmesini izleyen yakın bir evrede, Altmekin grubu, ofiyolitli melanjın üzerine düşük açılı bir bindirme ile itilmiştir.