-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
- 2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Koru (Çanakkale) baritli kurşun-çinko yatakları Biga Yarımadasında Tersiyer yaşlı volkanik kayaçlar içinde gözlenenen kurşun-çinko yataklarının tipik örneklerinden birisidir. Yatakların yakın çevresinde yüzeyleyen volkanik kayaçlar; Eosen yaşlı Akçaalan andeziti, Oligosen yaşlı Adadağı piroklastikleri, Miyosen yaşlı Dededağ dasiti, Pliyo Kuvaterner yaşlı Karaömerler bazaltı şeklinde ayrılmışlardır. İnceleme alanı içindeki cevherleşmeler, Adadağı piroklastikleri içinde BKB-DGD konumlu fay hattı boyunca damar tipi ve üst seviyelerdeki ileri derecede breşleşmiş kesimlerde stockwork tipi oluşumlar şeklindedir. Cevherleşmelerde galenit, sfalerit ve barit hakim mineraller olup, pirit, kalkopirit, fahlerz (tennantit), markazit, kalkosin, kovellin, bornit, tenörit ve kuvars az miktarlarda bileşime katılmaktadır. Sıvı kapanım incelemeleri sırasında ölçülen TFM, TmICE ve TH değerleri, mineral oluşturucu hidrotermal çözeltiler içinde CaCl2 ve MgCl2 gibi tuzların bulunduğunu, baritlerin oluşumu sırasında hidrotermal çözeltilerin tuzluluklarının biraz yüksek, sıcaklıklarının düşük olduğunu (80 °C`den daha düşük), sülfüıiü minerallerin oluşumu sırasında ise tuzluluğun bir miktar düştüğünü, sıcaklığın 270 °C`ye kadar yükseldiği, sfaleritlerin 120-160 °C sıcaklık aralığında oluştuğunu göstermektedir. Ana element jeokimyası sonuçlarından; inceleme alanındaki volkanik kayaçların erken evrede (Karaömerler bazaltı hariç) yüksek potasyumlu kaîkali bileşiınli oldukları, sonraki evrelerde ise orta potasyumlu kalkalkelen karakterli, levha içi bazaltlar (Karaömerler bazaltı) şeklinde oluştukları anlaşılmaktadır. Eser element jeokimyası incelemuori, yatak içinde zenginleşen kurşun ve çinkonun Akçalaan andeziti ile Adadağı piroklastiklerinden, bakırın ise Dededağ dasitinden kaynaklanmış olabileceğini düşündürmektedir. NTE incelemeleri; baritlerin deniz suyunda belirlenmiş değerlere benzediklerini göstermiştir. Örneklerin CeN / YbN-YbN diyagramı üzerindeki konumlan incelendiğinde; galenit, sfalerit ve baritlerin volkanik kayaçlar arasında ve deniz suyuna yakın bir yerde kümelendikleri görülmektedir. Bu durum da, galenit, sfalerit ve baritlerin olasılıkla deniz suyunca volkanik kayaçlardan çözülen elementlerin zenginleşmesi sonucu oluştukları şeklinde yorumlanmıştır.
Öz: Bu çalışma Adıyaman Bölgesi`nin rezervuar kayalarından Karababa C Formasyonunun rezervuar özellikleri, gözeneklilik ve hidrokarbon doygunluğu değerlerinin jeoistatistiksel simülasyon yöntemleri ile incelenmesini ve değerlendirilmesini kapsamaktadır. İnceleme alanında açılmış olan 11 adet sondajdan elde edilen veriler jeoistatistiksel olarak değerlendirilmiştir. İnceleme alanının 3 boyutlu değerlendirilmesi yapılmış ve variogram fonksiyonları hesaplanmıştır. Gözeneklilik ve hidrokarbon doygunluğu değerlerinden elde edilen variogramlar küresel olarak modellenerek gözeneklilik için model parametreleri Qp0.0003, C=0.0020, a=400 m; hidrokarbon için C()=0.01, C=0.04, ve a=450 m olarak belirlenmiştir. Model parametrelerinin doğruluğu, çapraz doğrulama tekniği kullanılarak test edilmiştir. İnceleme alanında 3 boyutlu olarak toplam 540000 adet grid noktası belirlenerek koşullu simülasyon yöntemlerinden "annealing simülasyon" tekniği uygulanmıştır. Bu çalışma kapsamında belirtilen bölgede aynı grid noktaları için aynı parametreler kullanılarak simülasyon 40 farklı sonuç verecek şekilde tekrarlanmıştır. Simülasyon sonucunda elde edilen 40 farklı sonuçtan en iyi sonucu/senaryoyu veren, yani mevcut üretim alanlarıyla uyuşan ve en geniş petrol üretim alanı kaplayan simülasyon sonucu kabul edilmiştir. Gözeneklilik ve hidrokarbon doygunluğu için elde edilen 540000 adet koşullu verinin ortalama, varyans, histogram ve variogram gibi istatistiksel parametreleri hesaplanmış ve değerlendirilmiştir. Simülasyon sonuçları x,y,z yönlerinde belirlenen kesitler üzerinde değerlendirilerek petrol üretiminin yapılabileceği uygun alanlar belirlenmiştir.
Öz: Fe-oksit-Cu-Fe-REE (Olympic Dam tipi, Avustralya) yatakları oldukça belirgin bir alterasyon süreciyle ilişkili, düşük-Ti içerikli ancak manyetit ve hematit gibi demir oksitlerce zengin yataklardır. Buna ek olarak yaygın sodik vepotasik alterasyon ve porfiri, masif sülfid ve skarn yataklarına göre yüksek REE miktarları bu yatakların ortak özellikleri olarak göze çarpmaktadır. Bu çalışma Fe-oksit-Cu-Au yatak türünün Divriği bölgesinde yer alan demiroksit yataklarıyla karşılaştırılmasıyla ilgilidir. Karşılaştırmada, çok iyi bilinen ve Fe-oksit-Cu-Au yataklarına hasalkali metazomatizma, mineraloji, geç evre sülfid cevherleşmesi, plütonik kayaçların tektonik ortamı ve yapısal kontrol gibi karakteristik özellikleri kullanılmıştır. Fe-oksit-Cu-Au yataklarının Türkiye`deki varlıkları konusunda çalışmalar Divriği bölgesinde ilk kez bu makalenin yazarları tarafından başlatılmıştır. Bu çalışmada, Divriği (Sivas) bölgesinde yapılan jeolojik çalışmalar, A-B-kafa cevherleşmelerinin yaygın alkali metazomatizma ve alterasyon geçirmiş plütonik kay açlar içinde bulunduğunu göstermektedir. Metazomatizmanın ilk evresi sodik-kalsik alterasyonla ilgilidir. Bu evreyi daha geç ve/veya sığpotasik alterasyon evresi izler. Sodik-kalsik alterasyonun ürünleri potasik alterasyon ürünleri tarafından silinir veya maskelenir. Bu gözlemler, daha önce pirometazomatik, fels, kalk-skarn veya skarn olarak bilinen A-B-kafa cevherleşmelerinin alterasyon ürünleri ve cevherleşme tarzları bakımından, Fe-oksit-Cu-Au türü cevherleşmeler olabileceğini gösterir. A-kafa cevherleşmeleri K-feldispat ve filogopitçe zengin yan kayaçlar içinde skapolit veskapolit-granat zonlarını ornatarak yerleşen masif manyetit cevherleşmeler olarak bulunur. B-kafa cevherleşmeleri martitleşmiş manyetit, limonitleşme, silisleşme ve sülfid cevherleşmelerini içerir ve geç-evre alterasyon ürünleri olarak değerlendirilir. Bunlar breş bacası ya da diatrem olarak adlandırılabilecek huni şekilli ve yapısal kontrollü kesimlerde gözlenir. Breşik zon yakınlarındaki granitoyıdier yaygın serizitleşmeye uğramıştır. Kolloform barit oluşumları özellikle breşik kireçtaşı ve serizitleşmiş kayaç dokanakları boyunca gözlenir. Türkiye`de Fe-oksit-Cu-Au yatak türüne benzer yataklar henüz tanımlanmamış olmasına rağmen, Divriği bölgesinde yer alan demir oksit cevherleşmelerindeki yaygın alkali metazomatizma ve cevherleşmelerle alkali metazomatizma arasındaki ilişkiler, oksit ve sülfid mineralojisi, B-kafa cevher kütlesinin morfolojisi ve dağılımı, bu bölgede yer alan cevherleşmelerin Fe-oksit-Cu-Au yataklarına benzer özelliklerinin olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, bu yataklar "Fe-oksit-Cu-Au yatakları" olarak tekrar tanımlanmalıdır. Bu tür yataklar altın ve bakır açısından zengin olduğu için bu bölgenin altın ve bakır açısından değerlendirilmesi ve arama programları bu potansiyeli araştırmaya yönelik olarak yeniden düzenlenmelidir.
Öz: 3 Şubat 2002 tarihinde, Afyon ilinin Çay ve Sultandağı ilçeleri civarında, yerel saatle 09.11-ve 11.26`da birbirini izleyen orta büyüklükte iki deprem meydana gelmiştir. Geniş bir alanda hissedilen bu depremlerde 45 kişi hayatını kaybetmiş, 300`ün üzerinde kişi yaralanmış ve yüzlerce bina yıkılmış ya da ciddi biçimde hasar görmüştür. Bu depremler; dışmerkezleri, yüzey kırıklarının durumları ve hasar dağılımları göz önüne alınarak, Çay depremleri olarak isimlendirilmiştir. USGS verilerine göre, depremlerden birincisi ve asıl yıkıcı olan depremin dışmerkezi, Çay ilçesi yakın civarında yer almaktadır. Bu deprem sonucunda gözlenen 080° doğrultulu yüzey kırığı en az 2 km uzunluğa ve 35 cm düşey yer değiştirmeye sahip bir normal faylanmayla oluşmuştur. İlk depremden iki saat sonra oluşan depremin dışmerkezi Çay`ın hemen batısında yer alan Kadıköy dolayına düşmektedir. İkinci depremin odak çözümü ve arazi verileri, 020° doğrultulu ve 10 cm düşey yer değiştirmeye sahip yine bir normal fay 1 anmayıvermektedir. Çay`ın batısında yer alan Kadıköy`de gözlenen ve yaklaşık 1 km uzunluğundaki ikinci depremin yüzey kırıklarının, ilk depremin yüzey kırıklarına yaklaşık olarak dik doğrultuda olması, bu depremin ilk Çay depreminin tetiklediği farklı bir fayın hareketiyle oluştuğunu göstermektedir.