-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
- 2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Bu çalışmada Çanakkale`ye bağlı Güzelyalı Köyü dolayındaki eski heyelan döküntüsü incelenmiş ve ayrıca Erenköy kuzeydoğusundaki tarihsel büyük heyelanların izleri ortaya çıkarılmıştır. Bu kapsamda, söz konusu heyelanların oluşum ve gelişim nedenlerini, jeolojik ve jeomorfolojik yöntemlerle analiz ederek, heyelanı oluşturan hazırlayıcı ve tetikleyici etmenleri belirlemek amaçlanmıştır. Bu makalede 1875 Erenköy-Çanakkale Depremlerinin tetiklediği Erenköy yakınındaki heyelanlarla ilgili veriler sunulmaktadır. Erenköy-Güzelyalı dolayındaki eski heyelanlar kompleksinin yayılım alanı Çanakkale dolayındaki en büyük heyelan alanlarından bir tanesidir. Tarihsel heyelan alanının büyüklüğü yaklaşık 3.75 km2`dir. Erenköy yakınındaki bu tarihsel büyük heyelanlar, iki karakteristik yeryüzü özelikleri ile arazide fark edilmektedir. Bunlar yamacın dibinde düzensiz biçimde dökülmüş halde yüzeyleyen kayaçların karışık bir görüntü sunması ve kaymanın geldiği tepelerde konkav ya da keskin-düz görünüşlü kesik topografyadır. 1875 Erenköy Depreminden sonraki yıllarda alanda süregelen erozyon, heyelanın yüzeydeki bazı topoğrafik verilerini kısmen silmiştir. Güzelyalı köyü yakınındaki eski heyelan döküntüsünün ise çok sayıda tekrarlayan akma (krip) tipi heyelanlarla oluştuğu düşünülmektedir. Birbiri arasında belki de yüzyıllar olan çok sayıda tekrarlanmış olabilecek bu heyelanların bazılarının bölge ve yakın dolayında tarihsel dönemlerde meydana gelmiş depremlerle yer yer tetiklenmiş olması olasıdır. Güzelyalı heyelan döküntüsü yakın geçmişte krip tipi heyelanlar olarak tekrar hareket etmiştir. Eski heyelan döküntüsü Güzelyalı yerleşim alanının kuzeydoğusundaki konutlar için tehlikeli olmaktadır. Güzelyalı Köyündeki eski heyelan döküntüsü ve ilgili heyelanların ilk oluşum yaşı, Erenköy Heyelanından öncedir.
PDF Olarak Görüntüle
Öz: Doğu Ege Denizi kıyılarında eski ve yeni termal kaynakların bulunduğu alanlardaki yaşamda değişiklikler ile ilgili olarak farklı canlı toplulukları üzerinde birçok bilimsel çalışma sürdürülmektedir. Aliağa (İzmir) bölgesinde de termal kaynaklar bulunmaktadır. Birbirine yakın iki kaynak, Aliağa kuzeybatısı ile Karaağaç Koyu kuzeybatısı arasındaki Ilıca Burnu kıyı alanındadır. Sıcaklıkları sırasıyla 40°C ve 51°C dir. Çalışma alanında yer alan deniz tabanı çökellerini kaya parçaları, çakıl, kum, silt ve kil birimleri oluşturmaktadır. Bu araştırmada, Ilıca Burnu ile Taşlı Burun arasında kalan alanda deniz içinde farklı nokta ve derinliklerden alınmış olan 13 dip sediment örneği incelenmiştir. Sediment örneklerinde ICP-MS ile ağır metal analizleri yapılmıştır. Ayrıca, kaynak suyu ve deniz yüzeyinden alınan sularda eser element analizleri sonucu ile toplam Alfa ve Beta Özellikleri değerlendirilmiştir. Amaç, bu bölgede yer alan sıcak su kaynaklarının bentik foraminifer, ostrakod vemollusk topluluklarına olan etkisini araştırarak meiobentik yaşam koşulları hakkında yorum yapmaktır. Çalışılan örneklerde 32 cins ve 50 türden oluşan tipik Ege Denizi foraminifer faunasının baskın olduğu gözlenmiştir. Bu bölge için önemli bir özellik, çalışılan örneklerde, Ege Denizi Türkiye kıyılarında sıkça rastlanılan Amphisteginalobifera Larsen ile peneroplidlere ait herhangi bir cins ve türe ait fertlere rastlanılmamış olmasıdır. Ostrakodlardan Akdeniz ve Ege Denizi`nde yaygın olarak bilinen 19 cins ve 28 tür bulunmuştur. Mollusk faunasını ise gastropodlardan 9 cins ve 10 tür, bivalvlerden 14 cins ve 14 tür oluşturmaktadır. Bulgulardan diğer önemli bir özellik ise, A11 numaralı örnekte gözlenen çok sayıda tekçe jips kristallerinin varlığıdır. Bu bulgu, eski bir termal kaynağın göstergesidir. Ayrıca, aynı örnekte ağır metallerden çinko (Zn), kurşun (Pb), bakır (Cu) ve arsenik (As) dağılımı en yüksek değerde bulunmuştur. Bu örneklerde foraminifer türleri az sayıda, ostrakod ve bivalvlerden ise birer tür saptanmıştır.
Öz: Sakarya Tektonik Birliği içerisinde Jura-Öncesi Paleotetis Okyanusu`nun kapanmasıyla ilişkili Permo-Triyas yaşlı Karakaya Karmaşığı birimleri yüzeylenmektedir. İllit/beyaz mikaların bileşimleri muskovit-illit-fenjit arasında değişmekte olup, detritik kökenliler muskovitik (Siort=3.15, (Na+K)ort=0.81), otijenik kökenliler illitik (Siort=3.22,(Na+K)ort=0.74) bileşime yakındır. Açılmalı/genişlemeli basenlerin karakteristiği olarak bilinen paragonit (Siort=2.96,Na=0.78, K=0.10) ve NaK mikalar (Siort=3.09, Na=0.45, K=0.34) Karakaya Karmaşığı`nın alt-yeşilşist fasiyesine karşılık gelen Turhal Metamorfitleri`nin üst bölümünde belirlenmiştir. Kloritler bütünüyle trioktahedral olupotijenikler (Siort=5.67, Feort=5.05) detritiklere (Siort=5.56, Feort=4.80) göre daha yüksek SiIV, daha düşük FeVI içeriğine sahiptir. Kloritler Hodul Birimi`nde şamozitik, Orhanlar Birimi`nde klinoklor bileşimlidir. Turhal Metamorfitleri`ndeaz sayıda, Orhanlar Birimi`nde yaygın olmak üzere yüksek Mg (5.70-7.59) ve Cr (0.09-0.16) içerikli detritik kloritlerde belirlenmiş olup, Triyas-öncesi ofiyolitik kayaçların varlığına ait kanıtlar olarak değerlendirilmiştir. Klorit kimyasıverileri, Turhal Metamorfitleri için felsik, Orhanlar Birimi için metabazik (olasılı Paleotetis kalıntıları), Hodul Birimiiçin Al- ve Fe-ce aşırı zengin felsik ve metapelitik kökeni işaret etmektedir. Klorit jeotermometresi verileri 150-300°C arasında değişen sıcaklık, fenjit jeobarometresi verileri 0.5-1.2 kbar arasındaki basınç verilerini işaret etmektedir. Bu veriler, Karakaya Karmaşığı alt-yeşilşist fasiyesiyle temsil edilen üst kesimi için yüksek sıcaklık-düşük basınç metamorfizması, Karakaya rifti alt-yeşilşist fasiyesi birimleri için düşük-orta sıcaklık-düşük basınç diyajenez koşullarını yansıtmaktadır.
Öz: Bu çalışmada Mardin-Dargeçit bölgesinde Üst Kretase-Paleosen yaşlı Şırnak Grubu`na ait Germav Formasyonu kayaçlarının mineralojik ve jeokimyasal özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Birimin klastik ve kimyasal kökenli kayaçları epiklastik (kumtaşı, karbonatlı kumtaşı), pelitik (şeyl) ve killi-kumlu karbonat (marn, kumlu kireçtaşı) olmak üzere farklı tane boyu, mineralojik bileşim ve dokusal ilişkiler göstermektedir. XRD ile saptanan kayaç oluşturan mineralleri; bolluk sırasına göre kalsit, fillosilikat / kil (klorit, C-S, C-V, vermikülit, illit ender olarak serpantin, I-C ve I-V), kuvars, feldispat, dolomit, hematit ve götit oluşturmaktadır. OM, SEM ve XRD inceleme sonuçlarına göre; birimde diyajenetik minerallerin yanı sıra, metamorfik ve ofiyolitik birimlerden taşınmış detritik mineraller de bulunmaktadır. Farklı kimyasal bileşime sahip fillosilikat / kil mineralleri Al2O3, tFe2O3 ve/veya MgO bakımından zengindir. Eser element ve REE derişimleri en fazla kloritte, en az ise vermikülit mineralinde gözlenmektedir. Fillosilikat / kil minerallerinin içerikleri kondrit değerleri ile karşılaştırıldığında; köken kayaca, minerale ve elementlere göre zenginleşme-fakirleşmeler değişmekle birlikte, örneklerin desenleri birbirinden belirgin olarak ayrılmaktadır. Fillosilikat / kil mineralleri iz ve REE içerikleri açısından kondrit ve NASC bileşimlerine göre belirgin değişim / farklılaşma / ayrımlaşma sergilemektedir.
PDF Olarak Görüntüle
Öz: Çöpler porfiri-epitermal altın yatağı, Tetis Alpin-Himalaya orojenik kuşağında açılmalı tektonizma sonucu gelişen orta Eosen yaşlı plütonik sokulumlarla ilişkili bir altın yatağıdır. Plütonik kayaçlar (granodiyorit porfir,diyorit porfir) Geç Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı metapelit ve metakarbonat kayaçlar içerisine sokulum yaparak porfiri-epitermal bir Cu-Au yatağı oluşturmuş ve hidrotermal alterasyon zonlarının (potasik, fillik, propilitik, arjilik) gelişimine neden olmuştur. Bu çalışmada, önceki araştırmacılarca yerel ve sınırlı alanda geliştiği belirtilen süperjen alterasyonun aksine, geniş yayılım sunan arjilik alterasyon zonlarının mineralojik-petrografik özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, optik ve taramalı elektron mikroskop (SEM ve SEM-EDS), X-ışınları kırınımı (XRD), O-H izotop jeokimyası ve K/Ar yaş tayini incelemeleri gerçekleştirilmiştir. Aşırı killeşmiş granodiyorit porfirlerde bile, ilksel porfiritik doku izlenebilmekte, ince-kristalli kil ve kuvarslar homojen ve yer yer mikrolaminasyonlar şeklinde gözlenmektedir. Simektit ve karışık-tabakalı illit-simektit (I-S) mineralleri yapraksı tüysü, illit ve kaolinitler levhamsı biçimler sergilemektedir. Kuvars ve jarositler özşekilli kristaller, kristobalitler kurtçuk görünümlü, krandallitler ise ince-taneli granüler topluluklar şeklinde gözlenmektedir. Arjilik zona aitörnekler fillik zona yakın iç kesimlerde (ileri arjilik zon) kuvars + I-S, kuvars + krandallit + jarosit ve kristobalit, dış kesimlerde (arjilik zon) ise kuvars + simektit + kaolinit birliktelikleri sergilemektedir. Simektitler dioktahedralbileşime sahiptir (d060<1.500 Å, oktahedral Al=1.47-1.66). I-S mineralleri yüksek illit bileşenli (I85-S15) ve R3 tipiara tabakalanmaya sahip olup, oktahedral Al ve yapraklar arası K içerikleri sırasıyla 1.66-1.71 ve 0.58-0.75 arasında değişmektedir. I-S`lerin O-H izotop bileşimi, düşük sıcaklık koşullarında ve magmatik suyun baskın olduğu bir oluşumu işaret etmektedir. Jarosit içeren örneğin K/Ar yaş verisi (43.6 ± 1.0 My), arjilik alterasyonun plütonik sokulum sırasında veya hemen sonrasında (<1 My) başladığına işaret etmektedir. Elde edilen bulgular, Çöpler porfiri epitermal altın yatağında geniş yayılım sunan, düşük sıcaklık (<200 ºC) ve asidik koşullarda gelişmiş, alüminyum fosfat ve demir sülfat minerallerinin de geliştiği bir arjilik alterasyonun varlığını ortaya koymaktadır.
Öz: Uluslararası Stratigrafi Komitesi Holosen`i katlara bölmüş ve yayınlamıştır. Ülkemiz yerbilimcileri bunlara çabukça alışmalı ve kullanmaya başlamalıdırlar. Çünkü, iklim küresel değişikliklerine dayanan yeni katlar kültürel jeoloji, arkeoloji, jeoarkeoloji, pedoloji, paleoklimaatoloji vb. alanlarda ortak çalışmalar yapılmasına zemin hazırlayabilecektir.