
-
2025
-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
- 2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Yahyalı ilçesinin (Kayseri) yaklaşık 10 km kuzeybatısında yer alan Karamadazı demir yatağı Karamadazı Graniti ile Yahyalı istifinde yer alan Akbaş Formasyonu dokanağı boyunca gelişmiş tipik bir skarn yatağıdır. Skarnlaşmaya sebep olan plütonik kütle granit-monzodiyorit bileşimlerine sahiptir. Granit bölgede etkili olan neotektonik olaylar sonucu oluşan yaklaşık D-B ve KD-GB yönlü çatlak sistemlerinin etkisinde kalarak ezilmiş ve ufalanmıştır, ancak ayrışma ve alterasyon izleri gözlenmez. Skarnlaşmanm gözlendiği karbonatlı kayaçlar, Yahyalı İstifinde yer alan Permiyen yaşlı Akbaş Formasyonu`ndaki kireçtaşlarıdır. Kireçtaşlarının granitle olan dokanakları boyunca rekristalizasyon oldukça belirgindir. Rekristalizasyonun şiddeti hem çatlak sistemlerinden uzaklaştıkça hem de granit dokanağından uzaklaştıkça azalmaktadır. Kireçtaşlarında gelişen skarnlar, rekristalize olmamış kireçtaşlan ile granit arasındadır. Epidotlaşmış ve kloritleşmiş rekristalize kireçtaşları, skarn zonunun en dış sınırını belirlemektedir. Yatak skarnın ornattığı yan kayacın bileşimine göre kalsik (kalsiyumlu) skarn olarak, skarn zonlarının geliştiği ortama göre hem endoskarn hem de ekzoskarn olarak sınıflandırılmaktadır. Endoskamlar, granitten ekzoskarna doğru (kuzeyden güneye) epidot-skarn ve granat-epidot skarn şeklinde bir zonlanma gösterir. Ekzoskarnlar, endoskarn zonundan itibaren kireçtaşına doğru (kuzeyden güneye), Piroksen-granat-epidot ve epidot-aktinolitskarn zonlarından oluşur. Genel olarak granatlar granite yakın, piroksenler ise kireçtaşına yakın bir zonlanma içindedir. Endoskarn zonu granit içinde D-B doğrultulu güneye eğimli kırık sistemleri boyunca epidotça zengin piroksen damarları olarak başlar. Bu damarların yoğunluğu ve kalınlığı granitten itibaren ekzoskarnlara doğru artar. Endoskam ve ekzoskarn zonlarındaki granatlar arasında hem kristal boyutu hem de renk olarak farklıklar bulunur. Endoskarn zonu ile ekzoskarn arasındaki geçişte ince taneli granatların rengi kahveden yeşile döner, ve kahve granatlar damarlar halinde gözlenir. Geçiş zonu masif bir görünümdedir ve çatlak sistemleri boyunca manyetit sıvamaları içerir. Granat-epidot endoskarn zonu piroksenlerin baskın olduğu piroksen-granat-epidot zonuna geçer, bu zon aynı zamanda ekzoskarnlarm başlangıcına işaret eder ve granite yakın lokasyonlarda daha belirgindir. Piroksenler genellikle ince taneli yarı-özşekilli ve özşekilsiz diyopsit ve hedenberjit kristalleri olarak ve çoğunlukla aktinolitlere dönüşmüş olarak bulunur. Ekzoskarnların distal kısımlarında ise daha çok epidot-aktinolitçe zengin epidot skarnları gözlenir. Cevherleşme üç ana evrede oluşmuştur, birinci evre granatlı endoskamlar ile piroksen granath ekzoskarnla eş yaşlı olan manyetit cevherleşmesi şeklinde gözlenir. İkinci evre ise ekzoskarn zonu içinde yaygın aktinolitleşme ile birlikte oluşan manyetit cevherleşmesidir. Son evre sülfıd evresi oluphem manyetit-hematit cevherleşmesini hem de skarn zonlarını kesen kalsit ve kuvarsça zengin D-B doğrultulu pirit, kalkopirit, kalkozin cevherleşmesidir. Esas itibariyle cevherleşme skarn ile eş yaşlı veya hemen sonra oluşmuştur. Ana cevher zonu epidotlaşmış ve aktinolitleşmiş piroksengranat zonu içinde KB-GD doğrultusunu takip eder şekilde bulunur. Cevherleşme epidot-aktinolit zonlarının merkez kısımlarında kalın ve 200-300m uzunluğunda masif kütleler halinde gözlenirken, granatlı endoskarn-ekzoskarn geçişlerinde ise 3-4 uzunluğunda cep veya mercekler halinde gözlenir. Skarnlaşma ve cevherleşme evreleri ile plütonik kayacın bölgeye yerleşme, kristallenme ve soğuma süreçleri arasında sıkı ilişkiler bulunur.
Öz: Denizovası-Havadan (Yahyalı doğusu, Kayseri) yöresinde çeşitli yaşlarda, çoğunlukla karbonatlı, kavaçlar yer almaktadır. Tektono stratigrafık anlamda Siyah Aladağ Napı ve Beyaz Aladae Napı olarak tanımlanan bu kayaç gruplarının litpstratigrafık dizilimleri , (Siyah Aladağ Napı için); Üst Devoniyen yaşlı Harabe Formasyonu, Karoorurer yaşlı Köşkdere Formasyonu, Alt Permiyen yaşlı Şanoluk Formasyonu, Üst Permiyen yaşlı Zindandere Formasyonu , Jura-Alt Kretase yaşlı Uzunkoltepe Kireçtaşı, (Beyaz Aladağ Napı için); Orta-Üst Triyas yaslı Karaköy Kireçtaşı, Jura-AltKretase yaşlı Uzunkoltepe Kireçtaşı, (Üst Kretase yaşlı Zigaderesi Kireçtaşı olarak sıralanabilir. Yörede, bu kayaç gruplarının dışında Üst Kretase yerleşim yaşlı Ofıyolitik seri kayaçları. Üst Miyosen - Pliyosen yaşlı volkanıtler ve Miyosen yaslı kırıntılı kayaçlar da yer almaktadır. Yörede çok sayıda Pb-Zn cevherleşmesi yer almakta olup bunlar Siyah Aladağ Napına ve Beyaz Aladağ Napına ait karbonatlı kayaçlar içerisinde gözlenmektedirler. Siyah Aladağ Napındaki cevherleşmeler (8 adet cevherleşme) Denizovası Köyü çevresinde izlenirler ve cevherleşmelerin yan kayaçlarını Üst Permiyen yaslı Zindandere Formasyonu kireçtaşları ile Jura-Alt Kretase yaşlı Uzunkoltepe kireçtaşları oluşturmaktadır. Beyaz Aladağ Napmdaki cevherleşmeler (Ö adet cevherleşme) ise Havadan Köyü çevresinde izlenirler ve cevherleşmelerin yan kayaçlarını Jura-Alt Kretase yaşlı Uzunkoltepe kireçtaşları oluşturmaktadır. Yöredeki cevherleşmelerin onbeş tanesi KD-GB doğrultulu faylanmalar ile ilişkili epijenetik oluşum özelliğindedir. Üst Permiyen yaşlı Zindandere Formasyonu içerisinde yer alan bir cevherleşme ise faylanmalar ile ilişkili olmayan sinjenetik bir oluşum özelliğindedir. Cevherleşmelerin tamamı önemli oranda karbonatlaşmış ve/veya sülfatlaşmalardır. Mikroskopik gözlemler ve XRD incelemelere göre cevherleşmelerin parajenezinde birincil mineral olarak galenit, sfalerit, pirit ve markazit. ikincil mineral olarak da simitşonit, serusit, anglezit, götit, lepidokrozit ve kovellin gibi mineraller bulunmaktadır. Bu minerallere çoğunlukla kalsit,değişik oranlarda da dolomit ve kuvars eşlik etmektedir. Cevherleşmelerin içerisinde yer aldıkları Üst Permiyen yaşlı Zindandere Formasyonu kireçtaşlarından ve Jura-Alt Kretase yaşlı Uzunkoltepe kireçtaşlarından çalışma alanının çeşitli yerlerinden derlenen örneklerde Pb, Zn, Cu, Fe, Co ve Ni gibi eser elementlerin dağılımı incelenmiştir. Analiz sonuçlarının bu elementler bakımından değerlendirilmesinde, çevre ve yan kayaçların ortalama değerlerinin kireçtaşlarındaki ortalama bolluk değerlerinden , genel anlamda, oldukça yüksek değerler sundukları gözlenmiştir. İnceleme alanındaki cevherleşmelerin karbonatlı kayaçlar içerisinde yer almaları, cevherleşmelerin yakın çevresinde herhangi bir magmatik faaliyet ya da izine rastlanmaması, cevher- yankayaç dokunaklarında herhangi bir değişim/dönüşüm gözlenmemesi, cevherleşmelerin birincil minerallerinin mineralojik çeşitlilik/parajenez bakımından oldukça zayıf olması, cevherleşmelerde markazit türü düşük oluşum sıcaklığı yansıtan minerallerin gözlenmiş olması, cevherleşmelerin önemli oranlarda karbonatlaşmış/sülfatlaşmıs olması ve cevherleşmeye yataklık eden kayaçların bazı eser elementer bakımdan kireçtaşlarındaki ortalama bolluk değerlerinde göre yüksek değerler sunmaları önemli bulgulardandır. Bu çalışmadan elde edilen bulgular ve Aladağlar` in jeolojik evrimi birlikte değerlendirildiğinde; Denizovası-Havadan yöresindeki cevherleşmelerin, ilksel olarak, Doğu Akdeniz denizel ortamında Alt (veya Orta) Triyas1 da söz konusu olan riftleşmenin öncesinde (kıtasal kabuğun kırılmasının ilk evrelerinde) simenetik olarak oluştukları, daha sonra ise Senoniyen1 de blok faylanmaların gelişimi sırasında Permiyen - Senoniyen yaş aralığındaki tüm karbonatlı kayaçlarla birlikte bu cevherleşmelerin de faylanmaya uğradıkları ve izleyen süreçte birincil cevherleşmelerin tektonizma-deniz suyu kontrolü altında, epijenetik biçimde, süreksizlik zonlarında ikincil olarak zenginleştikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Öz: Hatay ili merkezine 11 km uzaklıkta bulunan Kisecik köyü ve çevresinde, altın ve gümüş içeren kuvars ve sülfıt damarlarının bulunduğu bölgede, Çınar, Sandal, Kızılağaç, Söğüt, Pürem, Sakızlık. Çitlembik, Karapelit ve Pelit gibi 9 bitki türünden 23 yaprak örneği alınarak 50 element üzerinde yapılan çalışmada, bitkilerin, bulundukları bölgeden etkilenme dereceleri araştırılmıştır (Şekil 1).Altın içeren sülfıt ve kuvars damarları ile doğrudan temasta bulunan ağaç yapraklarındaki ortalama As, Zn, S, Au, Ag, Cd, Co, P, Na, K,Sb, Se, Y, Mn, Gd ve Nd değerlerinin ,yüksek olduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan, Bu damarlardan uzakta ve ultrabazik. Bazik kayaçların üzerinde yetişen aynı bitkilerin yapraklarının Mg, Ni, Fe, Mo, Cr, B, Sr, Ca, Ba, Al, Bi ve Ce bakımından zenginleştiği belirlenmiştir. Yapraklardaki Te, Ga,Sm ve Dy değerlerinin ise her iki bölgede aynı değerlerde kaldığı ve U, Th, V, La, Ti, W, Tl, Ho, Tb, Er, Tm, Yb, ve Lu değerlerinin ise .miktarlarının çok düşük olması sebebiyle belirlemediği görülmüştür. Sonuç olarak Pürem ve Söğüt`ün bulunduğu ortamdan en çok etkilenen bitkiler olduğu belirlenmiştir. Pb, Co, Mn, Fe, Cd, Bi, P, Cr, Al, Na, Ga, Y, Ce, Pr, Nd, Sm, Gd ve Dy miktarının Pürem bitkisinde .diğerlerine oranla daha fazla olduğu, bunun yanısıra Mo, Zn, Ca, Mg ve Se`un damarların bulunduğu bölgede, Co, Mn, ve Cd`un kayaçların bulunduğu bölgedeki Söğüt ağaçlarında zenginleştiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, yaprakların, altın içeren altınlı kuvars damarları ile sülfıt damarlarının yerlerinin belirlenmesinde bir belirteç olarak kullanılabileceği düşünülmektedir
Öz: Doğal sodyum karbonat mineralleri (soda mineralleri) ya Tersiyer yaşlı playa - göl tortuları içinde oluşmuş, gömülü fosil trona yataklarından yahutta güncel alkalin göl ve playaların salamuralarından elde edilmektedir. Dünya`da bilinen fosil yatakları, Wyoming`teki (ABD), GreenRiver Formasyonu; Beypazarı`ndaki (Türkiye) Hırka Formasyonu ve Wucheng`teki (Çin) Wulidui Formasyonu içinde tespit edilmiştir. Sodaiçeren güncel alkalin göl ve playalar ise sırasıyla Searles Gölü (A.B.D) Magadi Gölü (Kenya), San Critobal Ecatepec Playası (Meksika), SowaPan Playası (Botsuvana) ve potansiyel olarak Van Gölü (Türkiye) bilinmektedir.Fosil soda yatakları, ve güncel soda playa-gölleri genel olarak kıta içi karasal, kurak veya yarı kurak çevresinde Na`ca zengin volkanik vemagmatik kayaçların yaygın olduğu, yüzey ve sıcak su kaynaklan ile beslenen havzalarda evaporasyon sonucunda oluşmuş veya oluşmaktadır. Soda yatakları, çoğunlukla şeyil veya bitümlü şeyil katmanlarıyla ardalanmalı olarak bulunur. Van gölü gibi derin olan göllerde ise soda konsantrasyonu yeterli düzeye erişemediğinden bu göllerden soda üretimi bugün için ekonomik değildir. Soda ve soda külü, başlıca cam üretiminde Na2Û kaynağı, birçok sodyumlu kimyasal maddelerin yapılmasında suların temizlenmesinde, kağıt üretiminde, demir cehverlerinden kükürtlerin alınmasında ve birçok diğer alanda kullanım alanı bulmaktadır. Soda külünün tuzlardan ve fosil trona yataklarından elde edilmesi gittikçe önem kazanmasına rağmen dünya üretiminin büyük bir kesimi 40`dan fazla ülkede 60 civarındaki fabrikada sentetik olarak solvay yöntemiyle üretilmektedir. Doğal yataklardan soda üretimi, başlıca A.B.t). Meksika ve Kenya`da yapılmakladır. Sentetik soda üretimi ise başlıca S.S.C.B., İngiltere, Batı Almanya, Fransa, Çin, Bulgaristan ve Japonya`da yapılmakladır. Yıllık dünya soda üretimi yaklaşık 30 milyon ton civarında Türkiye`de ise Mersin Soda Sanayi yılda ortalama 300.000 ton yapay soda üretmektedir. Bu üretime, Beypazarı doğal soda yatağından bir an önce üretim yapılarak büyük oranda katkıda bulunulmalıdır.
Öz: Orta Toroslar`da genellikle farklı stratigrafik birliklerin değişik yaştaki kireçtaşlan içerisinde çoğunlukla epijenetik ve yer yer onları ornatarak yataklanmış, fakat bazı yazarlarca bir kısım yatakların da sedimanter olduğu ileri sürülen çok sayıda Zn-Pb cevherleşmesi bulunur. Bunlar batıdan doğuya doğru; Çarıksaraylar (Şarkikaraağaç - İsparta), Karalar (Gazipaşa - Antalya), Göktepe (Ermenek - Konya), Ortakonuş (Anamur -İçel), Tekneli (Çamardı - Niğde), Bolkardağ - Ulukışla - Çiftehan (Niğde) ve Yahyalı (Kayseri) yataklarıdır. Bu cevherleşmelerden alman sülfıd minerallerinin yapısındaki ö34S değerleri galen örneklerinde % 0 -2.7 ile +13.9 aralığında, sfaleritlerde %0 -7.1 ile +9.8 arasında değişen değerlerdedir. Negatif değerlikli örnekler Göktepe (Ermenek-Konya) yöresi cevherleşmelerinde ortaya çıkarken, Orta Toroslar`da bulunan diğer yataklarda 534S değerlerinin pozitif olduğu belirlenmiştir. Yatakların gerek galen ve gerekse sfalerit örneklerinin 554S değerlerinin oldukça dar bir aralığa düştükleri belirlenmiştir. Bu izotopsal bileşim oranları; yatakların diğer kaynaklardan gelen eriyiklerle karışmış ve onların 34S ve 32S izotoplarından da etkilenen mağmatik-hidrotermal eriyiklerden şekillenmiş olabileceğini göstermektedir.