-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
- 1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Bu etüd 1943, 1947 senelerinde Mardin bölgesinde 1/100.000 lik jeolojik löve yapan ZATİ TERNEK`le, 1949 senesi baharında bölgenin Derik civarında Paleozoik ve Kretase üzerinde çalışan NECİP TOLUN`un müşterek fikir ve çalışmalarının neticesidir. 1947 de Mardin bölgesinde ZATİ TERNEK`le etüdlerde bulunan Dr. GALİP OTKUN`u burada anmayı vazife biliriz. Derik`de topladığımız faunayı tetkik lütfunda bulunan British Museum`dan Dr. C. STUBBLEFİLD`e ve mikrofaunayı tetkik eden CEMAL ÖZTEMÜR`e ve Dr. J. MERCIER`ye teşekkürlerimizi sunmayı bir borç biliriz.
Öz: Ekonomi Bakanlığı tarafından M.T.A. Enstitüsüne incelenmek üzere yollanan, Seyhan ilinin Karaisali ilçesinin Karsanti bucağının İbrişim (diğer ismi Sarıçam) köyünde (Adana`nın kuşbakışı 65 km. kuzeyinde), Mustafa`nın bahçesinden gri renkli, tüf zannedilebilecek bir numune, mikroskopla bakılışla tüfe de benzetilememiş ve esaslı bir tetkik konusu teşkil etmiştir. İnce kesitte numunenin ortalama 0,5 mm. çapında ekseri yuvarlak kısımlardan teşekkül ettiği, bunların arasında da yine bu büyüklüğe varabilen, umumiyetle dendritler halinde ve taşın takriben 10 - 15 hacim yüzdesini işgal eden opak tanelerle kahverengi gri bir hamur görülmektedir.
Öz: Çukurova`da yapılmış olan gravimetrik ve sismik etüdlerin neticelerinin korrelasyonu son zamanlara kadar tatmin edici bir şekilde yapılamamıştı. Bu makalede Çukurovada iki mevkide yapılmış olan sismik ve gravimetrik etüdlerin neticeleri verilerek bu etüdler arasında tatmin edici bir mutabakatın temin edildiği gösteriliyor.
Öz: İskenderun Neojen havzasına ait olan bu etüd bölgedeki çalışmaların kısa bir tarihçesini verdikten sonra sahada 1300 metre kadar deniz Mioseni ve 1200 metre kadar da Karasal Pliosenin mevcudiyeti zikredilmektedir. Miosen sedimanlarının çöken bir havza içine kenarlarında kumtaşları vebasenin ortasına doğru kil ve kumtaşı ile nihayet marnlı olarak teressüp ettiklerine işaret edilmektedir. Kenarlarda görülen kumtaşlarının haznetaşı ve ortadaki marnların ana taşı vazifesini görebilecekleri ve kumtaşları basenin ortasına doğru incelip kaybolmadıkları takdirde teraküm kabil olacağını söylemiştir. Havzanın serpantinleşmiş ofiolit sahalariyle çevrildiği ve bunların üzerinde görülen kalkerlerin bir Lithotamniüm ve Mercan resifi olduğu ve bunların Miosenin kaidesini teşkil etmeyerek basenin ortalarında teşekkül eden bütün sedimanlara tekabül ettiği ileri sürülmektedir. Ofiolitlerle bahsedilen resifli kalkerin temas satıhları normal olarak görülen yerlerde resifli kalkerin içinde serpantin çakılları müşahede edilmiştir. Buresif kalkerleri düz bir satıh üzerinde değil ivicaclı bir transgresiyon sathı üzerinde teşekül ederken basenin diğer taraflarında milli kumtaşları ve marnlar hemen inkıtasız bir surette çökmekte olan basenin içinde teressüp etmişlerdir.
Öz: Doğu Karadeniz bölgesinde bulunan ve Trabzon ile Gümüşhane arasında kalan Pontidlerin jeolojik yapısını transit yolundan geçen bir kesit vasıtasıla anlamak mümkündür. Trabzon`u Gümüşhane`ye bağlayan, orman ve dumanlarla örtülü ve hoş manzaralı, transit yolu 50 Km. lik bir mesafe içinde 2032 m. yükseklikteki Zigana geçidine gelir. Ve burada 15 Km. gibi kısa bir mesafe içinde 800 m. rakımlı Harşit (Torul)e iner. Harşit ırmağı kenarından, yavaş yavaş yükselerek, 35 Km. sonra Gümüşhane`ye varır. Gümüşhane`yi bir az geçince de Pontidleri bırakır, Anatolidlere tırmanmağa başlar.
Öz: Kamerun 1901 ile 1914 seneleri arasında Alman İmparatorluğu tarafından geniş bir mikyasta ilmî araştırmalara sahne olmuştur. 1919 da başlayan "Manda" idaresinde bu ilmî faaliyette gerileme kaydedilmiştir. Böylece 1944 tarihine kadar Kamerun üzerine neşredilen 279 fennî eserden176 si Alman yazarları tarafından meydana getirilmiştir. Bu saha hakkındaki bilgi pek mahduttur. Tafsilâtlı bir jeolojik harita olmadığı gibi bu bölgenin yegâne topografik haritası 1913 de Berlin`de basılmış olan 1:300.000 mikyaslı Moisel haritasıdır. Halihazırda havadan yapılan harta gene 1:300.000 mikyasında olup eski Moisel haritasından daha az malûmat ihtiva etmektedir.
Öz: A. Lacroix 1863 de Mâcon`da doğmuştur. Ailesi oranın eski bir ailesi olup bilhassa hekim ve eczacılardan mürekkepti. Küçük Lacroix`yı daeczacılık tahsili yapmak üzere 1883 de Paris`e yolladılar. Lacroix 1887 deEcole de Pharmacie`yi bitirdiyse de, küçüklüğünden beri minerallere karşıduyduğu ilgi ve Paris`teki ikameti esnasında Muséum National d`Histoire Naturelle`de Alfred des Cloizeaux, Collège de France`ta Ferdinand Fouquéve müstakbel "Inspecteur général des mines, organisateur du Service de lacarte géologique de France" Auguste Michel-Lévy gibi Mineraloji ve Petrografinin üç mühim simasi ile tanışması, kendisinin eczacılık mesleğini icra etmeyip tamamen mineraloji ile meşgul olmasına sebebiyet verdi. Bu bilginler de hiç şüphesiz, Mâcon`lu küçük eczacının Mineralojiye olan büyük ilgi ve kabiliyetini müşahade etmiş olacaklar ki, onu meslekleri için kazanmaktan geri kalmadılar.
Öz: Son 40 senelik jeoloji edebiyatında tektonik mevzular üzerindeki orijinal çalışmaları ve yeni buluşları ile milletlerarası bir şöhret kazanmış olan Prof. Hans Cloos, 26 Eylül 1951 sabahı Bonndaki evinde ansızın vefat etmiştir. 66 seneyi henüz bulmamış olan hayatının son günü, Ren-Paleozoik masifinde, Ahrtal΄de bir exkursionda geçmiştir. O günün ılık ve berrak havası içinde, son yıllarda tesbit etmiş olduğu "bir iltivanın mekanik inkişafına dair" vakıaları büyük bir heyecanla eski ve yeni talebelerine gösteriyor, izah ediyordu. Bir tabiat âlimi için, ömrünün son gününü, bütün hayatınca bağlı olduğu tabiat içerisinde, meşgul olduğu problemler ortasında, yetiştirdiği ve yetiştirmekte olduğu müritleri arasında geçirmekten daha zevkli, daha mes`ut bir hâdise düşünülebilir mi? Hans Cloos, meslek hayatının bütün safhalarında olduğu gibi, ömrünün son gününü de bu şekilde, büyük bir bahtiyarlıkla geçirmiştir.
Öz: Belçika Jeoloji Servisinden gelen bir anons, bu servisin 1912 - 1942 arasında 30 yıl gibi uzun bir zaman başında bulunan M. Armand Renier`nin,9 Eylûl 1951 günü vefat ettiğini bildiriyordu. Bu asrın başından beri çok faal bir karyer yapan A. Renier, aslında maden mühendisi olup, uzun yıllar Belçika madenleri ve Jeoloji Servisi müdürlüklerinde bulunmuş ve ayni zamanda Liège Üniversitesi profesörlüğünü de yapmıştır. Bilhassa Belçika kömür havzalarının jeolojisinde derin bir ihtisas ve çok geniş vukufu bulunan mumaileyh, ayni zamanda asrın sayılı fitopaleontologları arasında da kendisine mümtaz bir yer etmiş ve Batı Avrupa karbonifer stratigrafisinde çok değerli orijinal etüdlerde bulunmuştur. Belli başlı eserleri şunlardır: (1903)-De la reconnaissance des terrainspar les procédés modernes de sondage; (1906)-La flore du terrain houiller sans houille H1; (1908)-Les méthodes paléontologiques pour l`étudestratigraphique du terrain houiller; (1910)- Documents pour l`étude dela paléontologie du terrain houiller; (1913 -Les gisements houillers de laBélgique; (1922)-Stratigraphie du Westphalien; (1928)-Considérationsthéoriques et pratiques sur la technique du levé géologique des travaux miniers; (1930)-La stratigraphie du terrain houillier de la Bélgique.Belçikalı meslekdaşları ve öğrencileri arasında çok büyük bir yer ve isim yapan bu değerli ilim adamının ufulü, hiç şüphesiz memleketi kadar bütün jeoloji ve madencilik alemi için kolayca doldurulmayacak bir ziyadır.
Öz: Bu yazının muhteviyatı, gerek petrol jeologları ve gerek jeofizikçiler tarafından iyi bilinen bazı esaslar olmakla beraber, tatbikatta bunların bazen lâyikiyle nazarı itibare alınamadığı görülmüş ve dolayısıyle bu şekilde formüle edilmesinin faideli olacağı kanaati hasıl olmuştur. Bugün memleketimizde mevcut şartlar altında, yani derin sondajlarınçok masraflı, teknik malzeme ve personelin kıt ve istendiği zaman süratle temin edilememesi dolayısiyle derin petrol sondajlarının lokasyonlarının tayini hususunda titizlikle hareket etmek icap etmektedir.
Öz: Asrımızın çoğalan ihtiyaçları karşısında mühendislerle jeologlar el ele çalışmak mecburiyetindedirler. Araziyi tabiiyeci (naturaliste) gözü ile gören bir jeologla, riyazî formüllere dayanarak çalışan mühendisler arasında münasebet kurmak çok güç olmuştur. Bundan dolayı jeologlar her gün biraz daha kendi görüşünü mühendis dili ile anlatmak mecburiyetinde kalmıştır. Bu bakımdan jeolog da taşlarını yalnız jeolojik bakımdan tasnif etmekle kalmayıp mukavemet bakımından mühendisin işine yarayabilecek bir şekilde ifade etmek yoluna gitmiştir. Böylece mühendisler tarafından da zemin mukavemetlerini bildiren bir çok tasnif yollarına gidilmiş ve malûmunuz olduğu cihetle Terzaghi`nin ve daha eskiden beri bilinen zemin mukavemeti esasları meydana gelmiştir. Fakat bunlar dahi her gün biraz daha iyileşmekle beraber, kurulan bütün bu formüllerle, zemini ifade etmek mümkün olmamaktadır.
Öz: İbrahim Paşanın biografisini, siyasî hayatını ve bu vadideki çalışmalarını bir çok mütehassıslar uzun uzadıya yazmışlardır (1,2,3). Biz ise Edhem paşayı Avrupa`da müsbet ilimleri tahsil eden ve ilk Türk maden mühendislerinden olması dolayısıyla, daha ziyade bu cihetten tetkik etmeğe ve eserlerini incelemeğe çalışacağız.
Öz: Türkiye`de mevcut feyezan ve bataklık sularını, jeologun arazi etüdlerine istinat ederek ve sondaj makinesi istimali ile yeraltına mal edip, daha şimdiden azalma emareleri gösteren yeraltı sularımızı sun`î bir şekilde zenginleştirmek mümkündür. Bu hususta tetkiklere ve küçük çapta tecrübelere girişmek yerinde olacağı kanaatindeyiz. Şurası muhakkaktır ki, bu usul iyi neticeler verdiği taktirde, tabiatta vuku bulan bu usulleri taklit ederek, memleketimizi en kısa ve en ekonomik yoldan suya kavuşturmak, bir ziraat memleketi olan yurdumuzu bir hamlede kalkındırmak mümkün olacaktır. Bu işde en büyük rolü alacak olan jeolog veya onun alın teri olan jeolojik hartalardır.