-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
- 1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Kayaların mekanik özellikleri üzerinde inceleme ve araştırmaların başladığı ve ilerlediği son elli sene içinde, kayalardan alınmış olan numunelerin laboratuvarlarda denenmesiyle başlıyan etüdler sonunda varılan neticelerle, sonradan, yeraltında, «in situ» olarak yapılan deneylerin sonuçları arasında büyük farklar bulunmuştur. KARMANN ve MÜLLER`in 1911 yılında yapmış oldukları ilk üç eksenli kompresyon deneylerinde ne kadar önemli olduğunu ispatlamıştır. Diğer taraftan sıcaklık derecesinin, derinlere gidildikçe artması dolayısı ile, laboratuvarda deney yapılırken numunenin sıcaklık derecesinin artırılması, kompresyon esnasında taşın plastikleştiğini intaç ettiği görülmektedir. Bu iki faktöre bir de zaman faktörü katılınca, kayalarının aynı basınç altında, deforme olmaya devam ettiği görülmektedir, O halde uzun zaman süreleri zarfında kayalarda viskoz (viscous) dediğimiz bir şekil değiştirmesi meydana gelmektedir. O halde, Jeolojik devirlerden birinde bir taş tabakası teşekkül ettikten sonra, çeşitli yüklere maruz kalması sonucu önce: Elâstik bir deformasyon: Δel sonra plastik bir deformasyon: Δpl ve en sonra da zaman ile orantılı bir viskoz (viscous) deformasyon: Δv meydana gelmiştir. Halen yapılmakta olan yer kabuğu deformasyon ölçmelerinde, arz kabuğunun deforme olmaya devam ettiği ve bu deformasyon hızının bölgeden bölgeye farklar arz ettiği tespit edilmektedir.
Öz: Yeraltı suyunun araştırılması, planlanması, işletilmesi ve işletmeden sonra gelişmenin kontrolü gayesiyle yapılan çalışmaların tümünde, kuyu jeofiziği metodlarının uygulanmasınınönemli bir yeri vardır.Kuyu jeofiziği, sondaj kuyusu içinde yapılan jeofizik ölçülerinikapsar. Su temini gayesiyle açılan sondaj kuyularında yapılanjeofizik çalışmalarda uygulanan ölçü tekniği, ölçünün programlanması ve değerlendirme, diğer Petrol ve Maden kuyusujeofiziğinden ayrı özellikler taşırlar.Makalede, bu özelliklerin ışığı altında kuyu jeofiziği metotlarının tatbikatları incelenmiştir.
Öz: Diplopora Schafhäutl, dasycladkalker alginin Karbonifer`de varlığı ilk defa gösterilmiş ve Fas (Kuzey Afrika) Vize yaşında yeni bir türün D. tulayae sp. nov. nın tanımlanması verilmiştir.
Öz: Yeni bir perm dasyclad alg Embergerella gen. nov. ve tür tipi Embergerella anatoliana sp. nov.`nin tanımlanması verilmiştir.
Öz: Çalışma alanı, İzmir-Ankara Kretase jeosonklinalinin güney kenarında yer alır. Yaklaşık WNW gidişli ve düşey Büyük Fay, alanı birbirinden bağımsız oluşmuş kaya topluluklarını kapsayan iki kesime ayırır. Büyük Fayın kuzeyinde, üstten alta, kaya istifi : Afanitik kireçtaşı(Maestrihtien); şeyl - kumtaşı (Senonien Başı); diabazik türevler, tabakalı çört rekristalize kireçtaşı ve daha yaşlı birimlerden türemiş eksotikler (Senonien Öncesi ve Jura Sonrası); lavsonit-albitşist (Jura?); ultrabazik. Bütün birimler aşınma yüzeyleri ile ayrılmıştır. Temel ultrabaziktir. Ultrabazik, lavsonit-albit şist birimini tektoniğe bağlı olmadan altlar. Diabazik türevler ve çökelim eşdeğerleri, kuzeyden güneye, ultrabazik üzerine transgressif aşmalıdır. Şeyl-kumtaşı birimi, aynı yönde, Büyük Faya doğru ani incelme gösterir. Büyük Fayın güneyinde, üstten alta, kaya istifi : Afanitik kireçtaşı(Maestrihtien); metasedimentitler (Jura!); kuvars-albit-muskovit- klorit şist (Paleozoik!). Birimler arasında küçük açılı uyumsuzluklar yer alır. Müracaat yüzeyi olarak alınabilecek Maestrihtien yaşlı afanitik kireçtaşı birimine göre Büyük Fayın kuzeyindeki en az 1300 m kalınlığında lavsonit-albit şist + diabazik türevler ve çökelim eşdeğerleri + şeyl - kumtaşı topluluğundan yapılı bir kesit güneyde eksiktir. Bu durum, gerilim tektoniği çerçevesinde, Büyük Fayın kuzeyinde duraysız çökelme alanının, güneyinde duraylı beslenme alanının yer almış olduğunu yansıtır. Ultrabaziğin üst manto parçası olarak yerleşmesinden sonra, gerilim tektoniğinin geliştiği ve temelini ultrabaziğin teşkil ettiği çizgisel bir çöküntü alanına yol açtığı varsayılabilir. Jeosenklinalin Tavşanlı yöresindeki bu kenar özellikleri, benzer şekilde Domaniç çevresindeki kuzey kenar için de geçerlidir. Dardeniz geçiti öjeosenklinal, miojeosenklinal ve çok sayıda aşınma dönemlerinden geçmiştir.Lavsonit-albit şist birimi, Büyük Fayın kuzey kesimine rastlar; ultrabazik ile yer bakımından sıkı bağlantı gösterir. Birimin oluşumunda tortul aşırı gömülmesi ve bindirme tektoniği yönünde veriler elde edilememiştir.
Öz: Yurdumuzda bir kaç alüvyon konisinde yapılan jeofizik rezistivite etüd sonuçlarını genellemek mümkün olmuştur.
Özellikle Aksaray, Koçhisar ve Merzifon alüvyon konilerine ait rezistivite kesitleri, Elektriği log ve satıhtan ölçülen rezistivite değerlerinin mukayesesi yapılmıştır. Alüvyon konilerinin meydana geliş sebeplerine göre, yapılarının ve kalınlıklarının değiştiğine işaret edilmiştir.
Aksaray alüvyon konisi mühendislik yönünden de oldukça önemlidir. Jeofizik etüd sonucu, adı geçen sahada yapılacak suni beslenme problemi en iyi şekilde çözümlenmiştir. Merzifon alüvyon konisinde de yığıntı malzemesinin çok kalın olması, yakın zamana kadar aktif olan faylara bağlanmıştır.
Makalede genel olarak, alüvyon konilerinin geometrik yapılarının çıkartılmasında jeoelektrik metodun yararlığı ortaya konmuştur.