-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
- 1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Bu çalışma Doğu Toros Akdere havzası (Gürün-GB Sivas) Üst Kretase karbonat etek dolgularının fasiyes özelliklerini ve oluşturdukları çökelme modelini ortaya koymayı amaçlar. Yörede Üst Kretase döneminde karbonat platformunun kısmen parçalanarak çökmesi sonucunda oluşan Akdere Havzası yamacında; havza yamacı-platform kenarına parelel uzanan, 2-7 m kalınlığında ve kilometrelerce uzunlukta, kanal sistemleri içermeyen, yeniden depolanmış kalsiklastik dolgulanmalar bulunmaktadır. Bu dolgulanmalar denizaltı yelpaze modellerinin bir alternatifi olarak sunulan karbonat etek (apron) modeline bir örnek teşkil etmektedir. Bunlar ağırlıklı olarak platform kenarı rudist resiflerinden türemiş malzeme kapsamaktadır. Platform kenarı alanlarda ince tabakalı-laminalı kireçtaşı ve marn görülmesine karşın, havza yamacında kalın konglomera/breş düzeyleri ve bunlarla ardalanmalı kalkarenitler yer almaktadır. Havza alanında ise havza yamacı birimleri ile geçişli olan, killi kireçtaşı ve marn ağırlıklı litoloji topluluğu mevcuttur. Bu kaya birimlerinin bir veya birkaçı birlikte üst yamaç, etek ve havza fasiyes topluluklarını oluşturmaktadır. Eş çökelme tektoniği, deniz düzeyi alçalma ve yükselme olayları depolanmayı büyük ölçüde kontrol etmiştir. Platform kenarının ve havza yamacının sürekli olarak faylanması ve artan yamaç eğimine bağlı olarak platform kenarı rudist resiflerinden türeyen malzeme, havza yamacında kalsiklastik istifler şeklinde yeniden depolanmıştır. Bu tür oluşumlar bir yelpaze oluşturması gerektirdiği halde, yüksek yamaç eğimi nedeniyle platform kenarına parelel olarak, yamaç altında depolanmış ve burada yamaç altı karbonat etek dolgusunu oluşturmuştur. Bu çökel dolguları havzadan, havza yamacına doğru birbiriyle yanal ve düşey geçişli, pelajik çamurtaşı-vaketası, konglomera/breş-biyo-litoklastlı istiftaşı-tanetaşı fasiyesleri ile çamurtaşı fasiyesinden oluşan bir karbonat etek dolgusu modelini oluşturmaktadır.
Öz: Bu çalışmada Hekimhan (KB Malatya) Geç Kampaniyen`inde yeni bir Pseudedomia türü (Foraminifer) tanımlanmıştır. Yeni tür, Pseudedomia hekimhanensis n. sp., diğer Pseudedomia türlerinden kavkısının boyutu ve şekliyle; loca, locacık ve bölme düzenleri bakımından ayrılır.
Öz: Orta Anadolu masifi, Kırşehir masifi veya Kırşehir bloğu olarak adlandırılan ve metamorfik-magmatik kayaç topluluklarından oluşan kristalin kütlelerin doğu kesiminde yer alan Yıldızeli (Sivas batısı) yöresindeki metamorfik kayaçlar Yıldızeli metasedimater grubu olarak adlandırılmış ve litolojik özelliklerine göre dört farklı birime ayrılmıştır. Bunlar, alttan üste doğru, pelitik ve migmatitik kayaçlardan oluşan Aşılık metamorfîti, pelitik ve kalksilikatik kayaçlardan oluşan Fındıcak metamorfiti, kuvarsit ve kuvars şistlerden oluşan Pelitlikaya kuvarsiti ve metakarbonatlardan oluşan Kadıköy metakarbonatıdır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Fındıcak metamorfitinden alınan örneklerin mikroskopik incelemelerinde sillimanit + dişten + muskovit + ortoklaz + kuvars, sillimanit + muskovit + biyotit + ortoklaz + kuvars + plajiyoklaz, diyopsit + hornblend + plajiyoklaz + kuvars, hornblend + plajiyoklaz + kuvars ve diyopsit + hornblend + kuvars + plajiyoklaz + skapolit + kalsit parajenezleri belirlenmiştir. Orta-yüksek dereceli metamorfik kayaçlarda ortaya çıkan bu mineral parajenezlerinin yanısıra hornblend gnayslarda epidot gelişimi, diyopsit -hornblend gnayslardaki diyopsitlerin tremolit şist oluşumu ve mika gnayslardaki feidispatlardan itibaren mika minerallerinin gelişimi de metamorfitlerde gözlenen diğer önemli özellikler olarak belirlenmiştir. Fındıcak metamorfitine ait örneklerde gerçekleştirilen plajiyoklaz - hornblend, granat - muskovit - biyotit - plajiyoklaz - dişten, granat - muskovit - biyotit - plajiyoklaz ve muskovit - biyotit - klorit yöntemleriyle gerçekleştirilen jeotermobarometre çalışmalarında ilk metamorfizma evresinin yüksek basınç evresiyle(Mİ) belirlendiği saptanmıştır. Bu evre sıcaklığın yükseldiği, distenin paramorfik olarak sillimanite (fibrolit) dönüştüğü evreyle(M2) izlenmiştir. Metamorfitlerin sığ kabuksal düzeylere yükselmesi sırasında oluşan dekompresyon ise metamorfitlerde yeşil şistfasiyesi koşullarında gelişen retrograd kataklastik metamorfizmaya (M3) neden olmuştur. Bu metamorfizmanın yaşı K-Ar yöntemiyle Santoniyen - Maestrihtiyen olarak belirlenmiştir.
Öz: İnceleme alanındaki stratigrafi, Kermelik köyünün güney ve kuzey bölümlerinde farklı özellikler sergilemektedir. Kuzey bölümde, temeli oluşturan Akdağ metamorfîtleri ve bunları kesen Kuştepe gabrosu, Silahtar metagraniti ve Atdere foyid siyeniti üzerinde uyumsuz olarak Lütesiyen yaşlı, karasal ve denizel fasiyeste Malak formasyonu yer alır. Bu formasyon açısal uyumsuz olarak, akarsu ve gölsel fasiyeslerle temsil edilen Üst Miyosen - Alt Pliyosen yaşlı Karacaören formasyonu tarafından örtülmektedir. Bu karasal sedimantasyona bazaltik lav akıntıları da eşlik etmiştir. İstif Alt Pliyosen - Kuvaterner yaşlı, karasal klastiklerle temsil edilen Sızır formasyonu ile sona ermektedir. Kermelik köyünün güneydoğusunda ise en yaşlı birim Üst Kretase - Alt Paleosen yaşlı, derin denizel kireçtaşları ve volkanitlerle temsil edilen, düşük derecede metamorfizmaya uğramış olan Tuzla formasyonudur. Bu birim arazide karasal klastikler ve jipslerle temsil edilen Oligosen yaşlı Cevizcik formasyonu üzerine bindirmiş olarak yeralmaktadır. Bölgede metamorfik temel ile Tersiyer yaşlı örtü birimleri birbirlerinden farklı karakterde bir yapısal geometriye sahiptirler. Tersiyer birimleri Neotektonik dönemde gerçekleşmiş olan sıkışmak rejim altında, bindirme fayı, kademeli doğrultu atımlı faylar ve bunlara bağlı olarak meydana gelmiş olan eksen düzlemi kıvrımlanmalarıyla bugünkü yapısal geometrilerini kazanmışlardır. Bu sıkışmak rejimin sona ermesi ile bölge bir serbestleme dönemine girmiş ve çok sayıda normal faylanmalar gelişmiştir.
Öz: Türkiye`de, Laffitteina (Marie, 1946) türleri, Maastrihtiyen - Orta Paleosen yaşlı yüzleklerin tipik foraminiferlerindendir. Türkiye`de, Laffitteina aff. mar sıçana Farinacci ve Laffitteina marsicana Farinacci, Erken Maastrihtiyen`in üst seviyelerinden Geç Maastrihtiyen ortasına; Laffitteina oeztuerki İnan, Geç Maastrihtiyen ortasından, Geç Maastrihtiyen bitimine; Laffitteina boluensis Dizer, Geç Maastrihtiyen ortasından Dariiyen sonuna; Laffitteina erki (Sirel), Erken Daniyen ortasından, Erken Tanesiyen ortasına; Laffitteina cf. monodi Marie Erken Daniyen ortasından, Daniyen bitimine; Laffitteina bibensis Marie ise, Erken Maastrihtiyen tabanından, Erken Tanesiyen sonuna kadar stratigrafik dağılım göstermektedir. Doğu Pontidlerde, Laffitteina türleri, özellikle Kretase / Tersiyergeçişinin takibinde çok önemlidirler. İlgaz (Batı Pontidler) ve Beydağları (Baü Antalya) bölgelerinde, sadece Maastrihtiyen yaşlıseviyelerde mevcut olup, bu bölgelerin dışındaki (Batı Pontidler, Anatolitler, Bolkardağı ve Adıyaman civarı) Laffitteindtexm tümüPaleosen yaşındadır.
Öz: Nevşehir - Acıgöl Maarı Kuvaterner yaşlı bir volkanik çıkış merkezi olup, içinde sonradan oluşan gölün kırıntılı, organik vekimyasal tortullardan kurulu dolgusu vardır. Gölsel dolgunun asıl litolojisi, maar yan duvarlarından beslenen tüfîtik kırıntılılardır. Ayrıca turba ve bitkili çamurtaşlan, kuruma breşleri, bakteri kökenli kireçtaşları değişik seviyeler halinde tüfitler içine yerleşmişlerdir. Dolgu istifinin en üstünde sıcak su çıkışlarına bağlı traverten bulunur. C14 yaşlandırmasına göre turbalar yaklaşık 2000 yaşındadır ve kalori değerleri 2300 kCal/kg`den yüksektir. Genç turbaların linyitle mukayese edilebilecek kalori değerini kazanmasında jeotermal süreçlerin rolü olmuştur. Kuruma breşleri ve kireçtaşlarının çamurtaşları içinde tekrarlanan tabakaları, göl su seviyesinin sık sık önemli değişmeler gösterdiğini ortaya koyarlar. Gölsel depolanmadaki bu iklim kontrolü, jeotermal faaliyetle birlikte etkili olmuş ve farklı fasiyeslerin (tüfıt, turba, breş, kireçtaşı, traverten) oluşumuna imkan hazırlanmıştır.
Öz: Bu çalışmada, Girdev Gölü ve Kazanpınarı Kaynağı arasında genellikle kireçtaşlarından oluşan allokton birimlerdeki yeraltısuyunun akım yönü ve hızı, Girdev Gölü suları ile ilişkisi ve litolojik ve yapısal özelliklerin yeraltı suyu dolaşımı üzerine etkisi araştırılmıştır. Fluoresein boya deneyi ile yeraltı suyu görünür akım hızı 31 m/saat bulunmuştur. Yeraltı suyu genel akım yönü DKD`ya doğrudur. Trityum ve Oksijen - 18 izotop analiz sonuçlarına göre, Girdev Gölü suları ile yeraltı sularının aynı yaşta olabileceği ve Girdev Gölü sularının izotopik kompozisyonunda değişikliğe uğramadan düdenlerle yeraltı suyunu beslediği düşünülmektedir. Elmalı polyesine düşen yağışlar Doğu Akdeniz ve İç Anadolu yağışları doğrusu arasında yer almaktadır. Allokton kireçtaşlarındaki çatlaklı, faylı ve bindirmeli yapı ile oluşan ikincil porozite ve buna bağlı olarak gelişen permeabilitenin, bu birimlerin akifer olma özelliğini arttırdığı düşünülmektedir.
Öz: Koçpınar kaynakları KB - GD yönlü Tuzgölü Fay Zonu (TFZ) boyunca doğrultu atımlı Hasandağı Fay Seti (HFS) üzerinde açığa çıkmaktadır. Çoğunluğu volkanik olan kaynak alanındaki kayaçlar farklı hidrojeoloji özelliklerine sahiptir. Meteorik kökenli sular yüzeye doğru yükselirken su - gaz - kayaç etkileşimi sonucu iyon değişimi olmaktadır. Kaynakların akiferi Paleozoyik yaşlı mermerlerdir. Kaynak sularında kuru buz üretimi yapılabilecek miktarda bulunan CO2 gazı karbonik asit açığa çıkararak suların kalsiti çözmesine neden olmuştur. Sularda iyon değişimine bağlı Ca - Mg - HCO3 ve Na - HCO3 şeklinde iki su kimyası fasiyesi ayırd edilmiştir. İçme suyu standardlarına uygun kaynakların her türlü kirlenme tehlikesine karşı üç korunma alanı belirlenmiştir.
Öz: Menderes Masifi`ne günümüzdeki şeklini kazandıran Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes grabenleri, yeni tektonik dönemde, ayrılma (detachment) faylarına bağlı olarak oluşmuştur. Günümüzde de diri olan Gediz Grabeni, BKB - DGD uzanımlı bir yarım grabendir. Grabenin en genç tortulları Salihli - Alaşehir Ovası`nı oluşturur. Gediz Grabeni`nin açınımı, yöredeki en genç ayrılma (detachment) fayı olan Karadut Fayı`nın oluşumu ile başlamıştır. Erken Miyosen yalı granodiyoritleri kesen ve düşük eğimli(12 - 20°) bir normal fay olan Karadut Fayı, grabenin kenar fayı niteliğindendir. Bu faylanma bölgesel ölçekte bir kataklastik - milonitik zon oluşturmuştur. Bu zon boyunca gelişen deformasyon ve tavan bloğunun KKD yönünde hareketi aynı kinematik olayların ürünüdür. Karadut Fayı`nın taban bloğu, Menderes Masifi şist ve mermerleri ile, bunları kesen granodiyoritlerden yapılıdır. Bu granodiyoritler, ayrılma faylarının oluşum sürecini başlatan genleşmeli tektoniğe bağlı olarak yerleşmiştir. Tavan bloğunda ise, bu faya bağlı olarak hareket etmiş Menderes Masifi kayaları (tavan bloğu temel kayaları) ve bunları örten, grabenleşme sürecinde oluşmuş tortullar ve Kula bazaltları bulunur. Karadut fay yüzeyi üzerinde, yer yer, taban bloğu ile tortul kayaların dokanağı yakınlarında, tortulların aşınmasıyla ortaya çıkan tavan bloğu temel kayalarına ait tekçe kütlelere rastlanır. Karadut Fayı`nın oluşumuna bağlı olarak, tavan bloğunda gelişen tortul havza, ayrılma fayının oluşumundan kalıtsal blokların hareketleri yanı sıra, yüksek açılı genç sintetik faylar tarafından da denetlenmiştir. Gediz Grabeni boyunca zaman zaman oluşan depremler, günümüzde de değişen hızlarla süren tektonik etkinliğin kanıtıdır.
Öz: Bu çalışmada Anamas - Akseki otoktonu (Orta Toroslar) güney kenarını oluşturan Pirnos bloğunun stratigrafik özellikleri incelenmiş ve elde edilen verilere dayanılarak paleocoğrafik yorumu yapılmıştır. Pirnos bloğunda Üst Aniziyen - Üst Noriyen, kum taşıve şeyi (Kasımlar fm.); Resiyen, dolomit (Menteşe dolomiti) ve megalodonlu kireçtaşı (Leylek kireçtaşı); Üst Resiyen - Alt Liyas, kumtaşı, konglomera ve çamurtaşı (Üzümdere fm.); Orta - Üst Liyas, paleodasycladuslu kireçtaşı (Alıçbeleni fm.) ve dolomit (Hendos dolomiti); Dogger - Malm, oolitik kireçtaşı ile az oranda kumtaşı, kiltaşı vb. (Çamkuşağı fm.); Malm, kalsitürbidit (Karlığın fm.); Berriasiyen, çörtlü kireçtaşı (Susuzkır fm.); Kampaniyen - Maastrihtiyen, çörtlü mikrit, kalsitürbidit (Dumanlı fm) ve Daniyen, olistostromal (Çamlıdere olistostromu) fasiyeslerle temsil edilir.Pirnos bloğu, sırasıyla, Üst Resiyen`de regresyona, Alt Liyas sonunda transgresyona, Üst Liyas sonunda regresyona ve bunu izleyeni bir transgresyona sahne olmuştur. Kampaniyen öncesi tekrar yükselerek aşınmaya uğrayan blok alanı, Kampaniyen başlarında yeni bir transgresyonla (güneyden) etkilenmiş; Daniyen sonlarında ise, Antalya napları tarafından tektonik olarak örtülmüştür. Eosen sonlarında, Beyşehir - Hoyran - Hadim naplannın kuzeyden Anamas - Akseki otoktonu üzerindeki sürüklenimi sırasında yenibir deformasyon geçirmiştir. Pirnos bloğunda izlenen bu regresyon ve transgresyon olayları, Anamas - Akseki otoktonun, özellikle güney kenarının, Mesozoyik boyunca hiç de duraylı kalmadığına işaret eder. Pirnos bloğunun litolojik özellikleri, Dogger sonrasında, (Dogger - Berriasiyen aralığında ve Üst Senoniyen`de) blok alanının güneyinde, kuzeye oranla daha derin ortamların bulunduğunu ve bu dönemlerde güney alanın, Antalya havzası (Pamfilya havzası) diye adlandırılan havzanın kuzey kenarını temsil ettiğini gösterir.
Öz: Bu çalışmada Sultandağları`nın kuzey bölümünde yer alan ve yaşı Orta Karbonifer - Üst Permiyen aralığına konulan Deresinek formasyonundan; Anisiyen - Ladiniyen yaşını veren Meandrospira cf. dinarica Kochansky - Devide ve Pantic, Glomospirella sp.,Planiinvoluta sp., Turriglomina sp., Aulotortus sp., Spirorbis phlyctaena Bronnimann - Zaninetti, Doustominidae, Hydrozoa, Halobia sp., Daonella sp., Üst Dogger - Malm yaşını veren Valvulina sp., Trocholina sp., Textularia sp., Pseudocyclammina sp., Ophthalmidiidae, Protopeneroplis striata Weynschenk, Conicocurnubia sp., Salpingoporella sellü (Crescent), Labyrinthina mirabilis Weynschenk, Valvulina gr. lugeoni Septfontaine, Kurnubia cf. palastiniensis Henson, Üst Kretase yaşını veren Globotruncana sp.,Globotruncaniidae kalıpları ile Üst Permiyen`i belirleyen Stafellidea, Hemigordiopsidae, Mizzia sp. gibi fosil topluluğu elde edilmiştir. Elde edilen fosiller, kaya türü özellikleri ve yapısal konumları nedeniyle Deresinek formasyonu içinde, farklı stratigrafileri olan iki tektonik dilim ayırtanmıştır. Alt dilim Orta Triyas - Jura - Kretase yaşlı kayalardan oluşur ve Üst Permiyen yaşlı kayalardan oluşan üst dilim tarafından tektonik ilişkiyle üzerlenir. Deresinek adı bu çalışmada alt tektonik dilimin alt düzeyleri için kullanılmış, alt dilimin Üst Kretase yaşlı üst düzeyine Eberdere formasyonu denilmiştir. Üst tektonik dilim içinde de Üst Permiyen yaşlı Kocatepe formasyonu ayırtlanmışür.
Öz: Elazığ kuzeyinde Permo - Triyas yaşlı Keban Metamorfitleri yüzeylemektedir. Geç Kretase sonunda bölgeye sokulum yapan Yüksekova Karmaşığı`na ait plutonik kayaçlar (diyorit ve granit) mermerleri etkileyerek, kontaklarında skarnlaşnıa ve buna bağlı Fe-Ti cevherleşmelerine neden olmuşlardır. Mermerler ile plutonik kayaçların arasındaki endoskarn zonlarında piroksen (ferrosalit - hedenberjit) - granat (grossüler) skarn, piroksen (fassayit) - skapolit skarn, epidot - granat skarn görülürken, ekzoskarn zonlarında ise granat (andradit), skapolit, piroksen,epidot, sfen ve manyetit görülmektedir. Cevherleşmeler plutonitler ile mermerlerin kontağında ve mermerlerin içerisine doğru gelişen cep ve kırıklarda gözlenmektedir. Kalınlıkları yer yer 1-1.5 m.`ye kadar ulaşmaktadır. Cevher mineralleri olarak manyetit, hematit, ilmenit, spekülarit, limonit, götit,pirit, pirotin, kalkopirit, kovellin - kalkozin, geikilit ve pirofanit bulunmaktadır.
Öz: Bozdağlar masifi (KB Konya), tektonostratigrafik olarak alttan üste doğru otokton, metamorfik Gökçeyurt grubu (Üst Permiyen- Mesozoyik): allokton, Çayırbağı ofiyoliti (Mesozoyik) ve Ladik metamorfitlerinden (Silüriyen - Mesozoyik) oluşur. Üst Miyosen -Kuvaterner yaşlı tortul ve volkanik kayaçlar ise masifin neo-otokton örtü oluşuklarıdır. Masifin hem otokton hem de allokton konumlu kaya birimleri, Alpin hareketlerle üç evreli deformasyona uğrayarak Tip 3 ve Tip1 türü üstelenmiş kıvrım geometrisi kazanmıştır, ilk evre deformasyona metamorfîzma eşlik etmiştir. 2. ve 3. evre deformasyonlar ise metamorfizma sonrası gelişmiştir. Geç Kretase ve sonrasında masif, naplı bir yapı kazanmıştır. Post - orojenik hareketlerle Orta- Geç Miyosen sınırında bölgede, gölsel havzaların oluşumunu sağlayan blok faylanmalar ve bu blok faylanmalara bağlı olarak volkanizma faaliyeti başlamıştır. Erken Pliyosen kabuk sıkışmaları ile de, masife ait kayaçlar örtü oluşukları üzerine bindirmiştir. Geç Pliyosen ve sonrasındaki blok faylanmalarından etkilenen yörenin yüksek kesimlerinde, 600 - 850 m arasında değişen göreli yükselmeler gerçekleşmiştir.
Öz: Hierapolis antik kenti, Gediz grabeninin güneydoğu ucunun kuzey kenarını sınırlayan Pamukkale fayı üzerinde yer almaktadır. Hierapolis, antik çağlarda birçok depremden hasar görmüştür, ancak bunlardan en önemlisi M.S. 60 yılında meydana gelmiştir. Bu çalışmada ele alınan önemli iki noktadan birincisi, Hierapolis antik kenti içinde Roma ve Bizans dönemine ait yapıları etkileyen yüzey kırıklarını detaylı olarak incelemektir. Bu yüzey kırıkları kent içinde ve çevresinde yaklaşık 1250 m takip edilmektedir. Yüzey kırıklarının uzunlukları 10 cm ile onlarca metre arasında, genişlikleri ise birkaç milimetre ile 1 m arasında değişmektedir. Yüzey kırıkları boyunca düşey ve yanal yer değiştirmeler de mevcuttur. Yüzey kırıkları incelendiğinde, kırıkların oluşumuna neden olan depremin 6.0
Öz: Bu çalışmada, Sivas - Malatya arasında yer alan Yamadağı`nın güney kesiminde, Arguvan yöresinde yüzeyleyen Üst Miyosen ve Pliyosen yaşlı volkaniklerin jeokimyasal özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenerek petrojenez mekanizmaları tartışılmıştır. Ana element verileri, Üst Miyosen yaşlı volkaniklerin geçiş ve subalkalin karakterde, Pliyosen yaşlı volkaniklerin geçiş ve alkalin karakterde olduğunu göstermektedir, iz element verilerine dayalı değerlendirmeler, Üst Miyosen yaşlı volkaniklerin geçiş karakterinde, Pliyosen yaşlı volkaniklerin ise alkalin karakterde olduğunu işaret etmektedir. Büyük iyon yarıçaplı (LIL) (Ba, Rb, Sr, K, Th) ve kalıcılığı yüksek (HFS) elementlerde (Nb, Zr, Ti) gözlenen zenginleşme, volkaniklerin oluşumunda bu elementlerce zenginleşmiş bir manto kökenini veya kabuksal bulaşmayı belirtmektedir. K/Rb - Rb ve Y- Rb değişim diyagramları, Üst Miyosen volkaniklerinin evriminde kabuksal bulaşma - fraksiyonel kristalleşme (AFC) sürecinin etkin olduğunu tanımlarken, Pliyosen volkaniklerinde fraksiyonel kristalleşme sürecinin etkin olduğunu belirtmektedir. Ana ve iz element jeokimyası verileri ile Doğu Anadolu`nun çarpışma sonrası tektonik evrimi birlikte değerlendirildiğinde; Üst Miyosen yaşlı volkaniklerin manto kökenli eriyiğin kalınlaşan kıtasal kabuk tarafından kontaminasyon uğratıldığı, Pliyosen volkaniklerin ise kabuksal bulaşmaya az veya hiç uğramadan yüzeye çıktığı söylenebilmektedir.
Öz: Bu çalışmada, Haliç`te Yeni Galata Köprüsü inşaatı nedeni ile Eminönü ve Karaköy arasında yapılan iki adet deniz sondajından sağlanan 36 adet tortul örneği incelenmiş, bunun sonucunda, 31 familyaya ait 55 cins ile 88 tür ayırtlanmış ve adlandırılmıştır. Belirlenen egemen (dominant) cins ve türlere göre, her düzey için ortamsal yorumlamalara gidilmiş ve bölgenin Holosen`deki jeolojik evriminin açıklanmasına çalışılmıştır. İncelemede, Haliç çökelleri, ortamsal açıdan ve tabandan tavana doğru akarsu, deniz, acı su ve deniz olmak üzere dört seviyeye ayrılmıştır. Bunların yaşları, bulunan mollusk kavkılarının ESR (Electron Spin Rezonance) yöntemi ile tarihlendirilmesi sonucunda belirlenebilmiştir. Elde edilen tüm bulgularla, yaklaşık 8.000 yıl önce akarsu durumunda olan Halic`in tahminen 7.400 yıl önce Akdeniz sularının etkisine girdiği, bundan 1.400 yıl sonra ortamsal koşulların değişimi sebebi ile acı su ortamına ve en sonunda da (ortalama 5.700yıl önce) bugünkü durumuna eriştiğini göstermektedir.
Öz: Bu çalışmada, ilk kez Gölköy formasyonunun (Ordu) Orta - Üst Maastrilıtiyen yaşlı seviyelerinde tanımlanan Sirelina orduensis Meriç ve Inan`ın İlgaz yöresinin (Çankırı) değişik yüzleklerindeki varlığı ortaya konulmuştur. Sirelina orduensis Meriç ve inan, mikrogranüler kavkı yapısı, gelişme devrelerine göre farklı sarılımı ve lateral orbitoidal localarıyla benzediği diğer foraminiferlerden kolaylıkla ayırdedilebilir. Bu tür, İlgaz (Çankırı) dolayında yüzeyleyen Üst Maastrilıtiyen yaşlı, kumtaşı, kumlu kireçtaşı, kireçtaşı ve kiltaşlarından oluşan Ödemiş formasyonunun (Pehlivan ve diğerleri, 1987) kumlu kireçtaşı seviyelerinde bol olarak saptanmıştır.
Öz: Harşit - Köprübaşı (Tirebolu) volkanik eşlikli cevher birikimi, Pontid kuşağında bulunan ve kendine özgü özellikleri olan polimetalik masif sülfit cevherleşmesidir.Bilinen bu cevherleşme üzerinde toprak jeokimyası yapılarak Cu - Zn - Pb elementlerine ait temel ve eşik değerler ile birlikteanomalilerin karakteristik şekilleri ortaya konmuş ve varlığı bilinen masif mercekle ilişkileri incelenmiştir. "Elde edilen bu modellemenin Pontid`lerdeki hidrotermal ayrışma gösteren potansiyel olabilecek bölgelere uygulanabilirliği vehedef saptama olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır.
Öz: İnceleme alanının temelini Paleozoyik yaşlı Akdağ metamorfîtleri oluşturmaktadır. Bu temel tabanda kırmızı renkli çakıltaşlarıyla başlayıp, kumtaşı, kiltaşı ve Nummulites`li kireçtaşlarıyla devam eden tavanda ise kireçtaşı ve marnlarla sona eren Tanesiyen- Lütesiyen yaşlı Belkaya formasyonu tarafından açılı uyumsuz olarak üstlenir. Bu birimlerin üzerine karasal ortamda çökelmiş gri- sarı renkli marn ve jips merceklerinden oluşan Oligosen yaşlı Cevizcik formasyonu uyumsuzlukla gelir. Üst Miyosen - Pliyosenyaşlı, çakıltaşı ve kumtaşı ardalanmasmdan oluşan incesu formasyonu ise altta bulunan diğer birimleri uyumsuzlukla üstler. Bölgedeki tüm birimler ise Pliyo - Kuvaterner yaşlı Sekikaşı bazaltı tarafından örtülürler.Bu çalışmanın sonucunda, inceleme alanında yapılan daha önceki çalışmaların aksine temeli oluşturan Paleozoyik yaşlı Akdağ Metamorfitleri`nin üzerine açılı uyumsuzlukla gelen birimlerin yaşının Üst Paleosen`e kadar indikleri saptanmıştır. Çalışma alanının Kırşehir Masifine dahil olan bu bölümündeki tektonik yapılarından olan doğrultu atımlı fayların genellikle sağ yönlü olduğu ve yer yer Üst Miyosen - Pliyosen yaşlı birimleri kestiği gözlenmiştir. Ayrıca Tanesiyen - Lütesiyen yaşlı çökellerin hem kendi içinde hem de Üst Miyosen - Pliyosen yaşlı birimlerin dokanağında bindirme faylarıyla betimlendiği, bölgedeki bindirme yönünün ise kuzeydoğudan güneybatıya doğru geliştiği ortaya çıkarılmıştır.