-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
- 2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Deprem bakımından sakin bir bölge olarak bilinen Orta Anadolu bölgesinin çeşitli kesimlerinde geçmişte yıkımlara neden olmuş depremler meydana gelmiştir. Bu depremlerden biri olan 19 Nisan 1938 Akpınar(Kırşehir) depremi (Ms 6.8) Kırşehir`in doğusunda KB-GD doğrultusunda uzanan Seyfe Fay Zonu`nun kuzeybatısında yer alan Akpınar segmentinde meydana gelmiştir. 19 Nisan 1938 depreminden sonra yapılan jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin kullanılmasıyla, bu depreme ait Coulomb gerilme modeli oluşturulmuş ve Seyfe Fay Zonu üzerinde gerilme artışı meydana gelen bölgeler belirlenmiştir. Coulomb gerilme modeline göre, Seyfe Fay Zonu`nu oluşturan segmentler üzerinde 0.137-4.5 bar arasında değişen gerilme artışları olduğu, bu gerilme artışlarının Seyfe Fay Zonu içerisindeki yerleşim yerleri olan Keskin (Kırıkkale) ve Boztepe (Kırşehir) ilçelerinin olduğu alanlarda olduğu belirlenmiştir.
Öz: Mucur yöresindeki (Kırşehir) Geç Miyosen-Pliyosen istifinin çökelleri içinde, boyları 1 metreden 3-4 cm`e kadar değişen koyu renkli, çoğunluğu breşik dokulu metamorfik kaya çakılları ile az sayıda, silis kabukla çevrili bazalt görünüşlü ergimiş kaya parçaları bulunmuştur. Petrografik olarak takilit veya impaktit şeklinde adlandırılan çok özel taneler, içine yerleştiği istifin alt-orta bölümünde olup, bulunduğu alandaki toplam çakıl miktarının yaklaşık % 1-1,5 kadarını oluşturur. Bu takilit parçaları ve/veya metamorfik kaya kırıntıları büyük bir çarpma kraterinin aşınıp dağılan parçaları olup, Geç Miyosen öncesi bir zamanda orta Anadolu`ya asteroid düşmesinin işaretçileridir. Takilit tiplerine ve bolluğuna göre, çarpma kraterinin minimum 2 km çapında ve 200 m derinliğinde dairesel bir çukur olduğu anlaşılmaktadır. Böyle büyük bir çarpmanın yarattığı olası paleoekolojik ve paleocoğrafik etkiler araştırılmaktadır.
Öz: Kastamonu kent merkezi son yayınlanan ve halen yürürlükte bulunan 1996 deprem bölgeleri haritasında I. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Kastamonu il sınırlarının ise %46`sı I. derece, % 22`si II.derece, %24`ü III. derece ve %8`i IV. derece deprem bölgesindedir. Kent merkezinin I. derece deprem bölgesinde yer almasına rağmen bölgenin depremselliği ve deprem tehlikesi üzerine çok az sayıda çalışma yapılmıştır. Kastamonu`nun depremselliği kent merkezini 150 km çevreleyecek şekilde çizilen bölge içine düşen,1900-2011 yılları arasında meydana gelmiş ve magnitüdü M ≥ 4.0 olan deprem verilerinden yararlanarak incelenmiştir. Depremlerin büyük bir çoğunluğu Kastamonu`nun güneyinde Kuzey Anadolu Fay Zonu, Dodurga fayı, Eldivan-Elmadağ tektonik kaması, Merzifon fayı ve Taşova -Çorum fay zonu üzerinde meydana gelmiştir. Çalışmanın amacı, Kastamonu kent merkezini 50, 100 ve 150 km çevreleyecek şekilde çizilen ve sismotektonik bölge olarak kabul edilen dairesel alanlarda meydana gelmiş M >= 4.0 olan deprem verilerinden yararlanarak her bölge için Gutenberg-Richter magnitüd-frekans bağıntısındaki a ve b parametrelerini bulmak, bu parametrelerden yararlanarak ve Poisson modelini kullanarak farklı büyüklükteki depremlerin meydana gelme olasılıkları ve bunların dönüş periyotlarını tahmin etmektir. Her bölgenin deprem oluşma olasılıkları 10, 20, 30, 40, 50, 75 ve 100 yıl ve büyüklüğü 5.0, 5.5, 6.0, 6.5,7.0 ve 7.5 olan depremler için hesaplanmıştır. Bu çalışma ile 150 km yarıçaplı bir bölge içinde büyüklüğü M ≥ 7.5 olan bir depremin 100 yıl içinde gerçekleşme olasılığı % 75 olarak bulunmuştur.
Öz: Yozgat-Yerköy- Belkavak köyü civarında yüzeyleyen volkanik kayaçlardan bazaltik andezitler içinde kalsedon, beyaz kuvars, şeffaf kuvars-I, ametist ve şeffaf kuvars-II minerallerinden oluşan beş ayrı silis zonu bulunmuştur. Bu zonların oluşum evrelerine göre sırası, homojenleşme sıcaklıkları ve % NaCl eşdeğeri olarak tuzluluk parametreleri belirlenmeye çalışılmıştır. Buna göre, ilk evre kalsedon bantlarından oluşmaktadır. Bunlar kriptokristalen dokuda olduğundan herhangi bir sıvı kapanıma rastlanmamıştır. Daha sonra oluşan beyaz kuvarslarda ölçülen sıcaklıklar 272-323 °C arasında, tuzluluklar ise 3.86 - 4.65 % NaCl eşdeğerlerindedir. Şeffaf kuvars-I evresinde ise 217-280°C arası sıcaklıklar belirlenirken, tuzluluklar3.06-4.96 % NaCl eşdeğerleri olarak ölçülmüştür. Ametistlerin oluştuğu sırada çözeltilerin sıcaklıkları162-370°C arasında ve tuzlulukları da 1.73-4.96 % NaCl eşdeğerlerindedir. Son evredeki şeffaf kuvars-II oluşumları ise 120-270 °C arasında sıcaklıklar vermektedir. Tuzluluklar ise 0-6.88 % NaCl eşdeğerleri arasındadır. Elde edilen bu verilere göre ortama gelen ilk silisli çözeltiler nispeten soğuk bir ortam ile temasta olduklarından kalsedonları oluşturmuşlardır. Daha sonra gelmeye devam eden silisli çözeltilerin sıcaklığı 200-370 °C`lere kadar çıkmış ve zamanla sıcaklıkları azalarak 120 °C`lere kadar düştüğü tespit edilmiştir. Genellikle % 8`in altındaki tuzluluk değerleri kuvars ve ametistlerin oluşumları sırasında deniz suyunun yanı sıra meteorik suların da etkin olabileceğini düşündürmektedir.