-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
- 1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Bigadiç yöresinde klinoptilolitli üst tüf formasyonu üstte ince taneli toz tüflerden, altta ise kaba taneli kül tüflerden oluşmaktadır. Bu iki farklı tüfdeki klinoptilolitler yüksek-rezolüsyonlu katı hal nükleer manyetik rezonans (NMR)tekniği ile incelenerek karakterleri belirlenmiştir. 29Si ve 27A1 - MAS NMR spektrumları başka yörelerin doğal klinoptilolitlerininkiler ile karşılaştırılmış ve hölandit için verilenlerden farklı oldukları görülmüştür.
Öz: Bu çalışmada, Konya kuzeybatısında Bozdağlar masifinin otokton (? paraotokton) konumlu metamorfik birliği ilemasifin örtü birimlerine ilişkin stratigrafik özelliklerin ortaya konması amaçlanmıştır. Konya çevresinde Mesozoyik Çayırbağı ofiyoliti ve inceleme alanında Silüriyen - Mesozoyik Ladik metamorfitleri tarafından tektonik olarak üstlenen ve çoğunlukla kökende sığ - denizel özellikli kayaçlardan yapılı Üst Permiyen -Alt Kretase yaşlı Gökçeyurt grubu masifin otokton (? paraotokton) topluluğunu oluşturur. Gökçeyurt grubu en altta, Üst Permiyen (Murgabiyen) yaşlı metakarbonat, metakuvarsit ve fillit ardalanması şeklindeki Derbent formasyonu ile temsil edilir. Bu formasyon Üst Permiyen - Üst Triyas yaşlı Aladağ formasyonu ile yanal ve düşey geçiş gösterir. Genelde mor ve alacalı renkli metakonglomera, metakumtaşı, fillit ve metakarbonatlardan yapılı Üst Triyas - Alt Kretase yaşlı Lorasdağı formasyonu ise, grubun inceleme alanındaki en üst birimidir. Masifin tortul ve volkanik örtüsünün ilk topluluğu olan Üst Miyosen - Alt Pliyosen yaşlı Dilekçi grubu, alttanüste doğru, birbirleriyle girik sınır ilişkili alüviyal yelpaze çökellerinden yapılı Sille, gölsel kireçtaşı ve kırıntılılardan oluşan Ulumuhsine, piroklastik Küçük muhsine formasyonları ile Sulutaş volkanitleri ve alüviyal yelpaze özellikli Yürükler formasyonunu kapsar. Üst Pliyosen - Kuvaterner yaşlı, yine alüviyal yelpaze nitelikli Topraklı formasyonu ile Güncel alüvyonlardan oluşan örtü birimleri Dilekçi grubunu açılı uyumsuz olarak örterler.
Öz: Şaplıca alünit yatağı Pontid yapısal birliği içinde Şebinkarahisar (Giresun) ilçesinde bulunur. Alünitleşme bölgedeki damar tipi sülfid cevherleşmeleri ile birlikte, yoğun hidrotermal ayrışmaya uğramış üst Kretase yaşlı volkanitler içinde oluşmuştur. Alünit oluşumu üst Kretase birimleriyle sınırlanmıştır. Cevherleşme D - B ve KD - GB doğrultulu düşey faylarla denetlenmektedir. Ancak fayların içi sterildir. Bu faylar HgSC^ bakımından zengin hidrotermal sıvıların çıkış kanallarını oluştururlar. Bu sıvıların yan kayaç konumundaki riyolit ve riyodasitlerdeki K - feldspat mineralleri üzerindeki yoğun kimyasal çözündürme (leaching) etkisi sonucu alünit oluşumu gerçekleşmektedir. K - feldspat psödomorflan içinde alünit + kuvars şeklinde gelişen ornatım biçiminde cevher yerleşimi tipiktir. Alünit oluşumu volkanitler içinde yaygın olarak gelişen ilerlemiş killi ayrışma zonlarının orta kısmında yoğunlaşır. Alünit zonu derine doğru gelişirken, killi ayrışma zonlan daha çok yanal yönde gelişmektedir. Kaolinit en yaygın kil mineralidir. Alünit zonu, kaolinit zonu ile sarılmıştır. İlerlemiş killi ayrışma zonunda alünit - kaolinit - silis (kuvars, kalseduan) - pirit - serizit şeklinde gelişen bir mineral topluluğu belirlenmiştir. Yataklanma şekli yan kayacın mineralojik bileşimine bağlı olarak düzensiz yığınlar ve mercekler şeklindedir. Şaplıca alünitlerinden ve çevresindeki sülfürlü cevher minerallerinden kükürt izotop analizleri yapılmıştır. Alünitler (+ 8,9 %o + 10,7 %o + 12,8 %o ) çok belirgin olarak 34S bakımından zenginleşmiştir. Sülfidler (-1,3 %c -2,9%o; -5,3%o) ise 34 S bakımından belirgin bir fakirleşme göstermektedirler. Şaplıca yöresinde Alünit - Sülfid mineral çiftleri için hesaplanan izotopik ayrımlanma faktörleri (a * = 1,007 - 1,018) ve izotopik fark değerleri (A3 4 S = 6,93 -17,83) ile alünitlerle sülfid mineralleri arasındaki bileşimsel izotopik farklılıklar ve alünitlerin mineraloji - dokusal özellikleri, bunların derin kökenli olduğunu ve mağmatik hidrotermal ortamlarda üretilmiş HgSC^ bakımından zengin sıvıların yan kayaçlar üzerindeki yoğun kimyasal çözündürme (leaching) etkisi ile oluştuğunu göstermiştir.
Öz: Gördes yakın çevresindeki Neojen havzanın tüfleri hacimlarının yaklaşık 2/3lük bölümünde yüksek oranda zeolitli, yayılım alanının kuzeydoğu kenarındaki zonda ise çok az zeolitli ve zeolitsizdirler. Alt tüfler klinoptilolit, üst tüflerise höylandit tipte zeolit mineraline sahiptirler ve bu farklılık iki tüf biriminin tüm kaya kimyalarına da yansımıştır. Kimyasal elemanların bozulmamış ve zeolitleşmiş kaya gruplarındaki büyüklükleri karşılaştırıldığında, hemen tümünün, az veya çok mobil olduğu anlaşılır. Birincil malzemeden itibaren bazıları tüketilmiş ama sistem içerisinde kalarak zeolitleşme veya diğer alterasyon ürünleri için kullanılmış, Mg ve Ca ise sisteme muhtemelen dışardan da dahil olmuşlardır. Zeolitik olsun veya olmasın, diyajenetik bir alterasyona fazlaca maruz kalmamış kayadan büyük oranda zeolitli (höylandit - klinoptilolitli) altere kayaya geçişte SiO2, NagO, K^O kayıpları, A12O3, MgO; CaO, HgO kazançları meydana gelmiştir. Gerek kayıp yönündeki gerekse kazanç yönündeki bu değişimler, höylanditli alterasyonda klinoptilolitli olana göre daha yüksek oranlarda gerçekleşmiştir.
Öz: Yeryuvarının jeolojik tarihi boyunca Prekambriyenden Tersiyer`e kadar bitümlü şeyi çökelimleri gerçekleşmiştir. Özellikler Tersiyer`de; Avrupa, Güney Amerika, ABD`nin batı kesimlerinde ve ülkemizin iç Anadolu, Batı Karadeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde bitümlü şeyi çökelimleri gelişmiştir. Genellikle Neojen yaşlı volkanosedimanter göl ortamlarında gelişen bitümlü şeyi sahalarına örnek teşkil etmesi amacı ile Himmetoğlu sahası tip saha olarak seçilmiş ve ayrıntılı incelenmiştir. Neotektonik dönemde paleotektonik yapıların reaktivasyona uğraması sonucu gelişen graben tipi bir basende çökelen Himmetoğlu formasyonunun litostratigrafisi sondaj karot örnekleri kullanılarak detaylandırılmıştır.Yeşil kil ve konglomeratik, linyitik, bitüm bandlı marn ve bitüm laminalı marn olmak üzere 4 ayrı zonun saptandığı formasyonun; değişik periyotlarda basene gelen piroklastik sedimanlarla organik maddelerin birlikte çökelmesi sonucu oluştuğu saptanmıştır.
Öz: Bu araştırmada, Orta Toroslar`da, Akseki (Antalya) ve onun kuzeyinde yer alan bölgenin stratigrafisi incelenmiş ve tortullaşma ortamı tanımlanmıştır. Çalışma alanındaki çökel kayalar, Akseki ve Akdağ - Yelekdağ tektonik dilimi olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Akseki tektonik diliminde çökeller ortamsal olarak Jura`dan (Dogger) - Orta Eosen`e kadar neritik, Eosen (Lütesiyen) döneminde pelajik ve yarı pelajiktir. Akdağ - Yelekdağ tektonik diliminde ise çökeller Geç Kretase (Mestriştiyen) ye kadar neritik, Eosen (Lütesiyen)`e kadar yarı pelajik ve pelajik tasiyeslerde temsil edilir.
Öz: Kurşunlu Yöresindeki damar tipi Pb-Zn-Cu yatakları Üst Kretase yaşlı volkanik ve volkanosedimanter kayaçlar içinde bulunmakta olup, K50-80 B/75-85 KD konumludurlar. Cevher minerali olarak galenit, sfalerit, pirit, kalkopirit, kalkosin ve hematit, gang minerali olarak ise kuvars, kalsit ve az miktarda barit içermektedirler. Daha önce yapılan kükürt izotopları incelemelerinden sülfürlü minerallerin bileşimindeki kükürtün magmatik kökenli olduğu ve volkanik yan kayaçlardan yıkanmış olabileceği, sıvı kapanım incelemelerinden ise sıvı kapanımlarındaki sıvıların tuzluluğunun genellikle düşük olduğu ve hakim tuz olarak NaCl (± KC1) içerdikleri dolayısıyla hidrotermal çözeltilerdeki suyun büyük olasılıkla meteorik kökenli olabileceği sonuçlan çıkarılmıştır. Oksijen ve hidrojen izotoptan analiz sonuçlan (81 8O = -5.4 ile -1.4 %o arasında, 8 D = -31.4 ile -70.4 %carasında) yöredeki yataklan oluşturan hidrotermal çözeltilerdeki suların derinlere indikçe ısınmış, ve yöredeki magmatik kayaçlarla (olasılıkla volkanik) izotopsal etkileşime uğramış yüzeysel kökenli meteorik sular olduklarını göstermektedir. Sıvı kapanımlar içindeki CO2`nin karbon izotopları bileşimi ise bu çözeltilerin özellikle karasal veya denizel ortamlarda oluşmuş karbonatlı seviyelerden geçmiş olabileceğine işaret etmektedir. Bu ana kadar yapılan tüm saha ve laboratuvar incelemelerin^ dayanılarak yöredeki damar tipi Pb-Zn-Cu yataklarının volkanik yan kayaçlardaki malzemelerin (kükürt ve olasılıkla metal iyonları) derinlere inerek ısınmış meteorik kökenli sularca çözülüp, faylar boyunca yeniden çökeltilmeleri şeklinde oluştukları söylenebilir.
Öz: Tetis kuşağının Jeolojik evrimi, Gondvana kuzeyinden kopan ince bir kıtasal parçanın coğrafik boyutunun belirlenmesi ve bu parçanın Avrupa`ya eklenmesine ilişkin sürecin kinematik parametrelerinin saptanması ile özdeşleşir. Bu makalede Tetis kuşağının Anadolu bölümüne ait jeolojik sınırlamalar tartışılmakta ve yayınlanmış paleomanyetik verilerle entegre edilerek bazı yeni görüşler kapsayan bir jeolojik evrim modeli önerilmektedir.1. Gondvana kuzeyinden kopan kıtasal parçanın kuzeyi, Balıkesir - Bursa - Eskişehir - Ankara - Kastamonu -Tokat - Erzincan ve Kars`tan geçen Tetis keneti ile sınırlanır. Güney sının ise Bitlis/Pütürge masiflerinin hemen kuzeyinden geçerek kapanmasını henüz tamamlamamış Doğu Akdeniz`e bağlanır. 2. Neotetis`in kuzey kolu yoktur. Bu görüşü destekleyen üç temel veri ayrıntılı olarak tartışılmıştır, a.Pontidler`deki Mesozoyik magmatizma yay magmatizmasıdır. b. Yayardı havzaya ait çökeller Liyas`ta başlar ve üste/kuzeye doğru derinleşen bir karbonat/fliş kaması ile temsil edilir. Bu çökel paketin altında ise üst doğru tane incelmesi gösteren (regresif), serpantinit kapsayan, granitlerle kesilmiş, esas olarak Triyas yaşlı, Tetis kenetine bitişik ve diğer bir anlatımla bu kenete jenetik olarak bağlı bir flişoid paket yer almaktadır, c. Kenetin güneyinde Triyas - ÜstKretase yaşlı, Triyas öncesi bir temel üzerinde uyumsuz, faunal ve sekansiyel olarak kenetin kuzeyinden tamamen farklı bir çökel paket vardır. Bu veri, tek başına, bu kenetin en azından tüm Mesozoyik süresince varolmuş bir okyanusa ait olduğunun somut kanıtıdır. Zonguldak, Azdavay ve İstanbul Palezoyiğinde Karbonifer ve Permiyen çoğunlukla karasal çökellerle temsil edilirken, kenetin kuzeyindeki kenete komşu alanda varolan denizel Karbonifer - Triyas güneye bakan bir paleomorfolojiye işaret eder. Diğer yandan Toroslarda Paleozoyik istiflerin kuzeye bakışımlı olması Tetis`in sadece Mesozoyik`te değil, Paleozoyik`te de var olduğunu düşündürür. Diğer yandan, Atlantik okyanusuna ait verilerin Gondwana ile Avrazya arasında çok büyük bir açıklığa işaret etmesi, yukarıdaki görüşü desteklemekte olup, Permo -Triyas`ta riftleşme olmadığını ve diğer yandan bu dönemde Gondvana-Avrasya çarpışmasının da söz konusu olamayacağını göstermektedir. Batı Pontidler Triyas`ta saat yönünde dönerken, marjinal ofiyolitler aktif kıta kenarı üzerine itilmiş, yay önü havza sınırlı olarak yükselmiş ve Batı Karadeniz`de kabuk incelmesi başlamıştır. Tetis`in kuzeye dalması Gondwana kuzeyinde gerilme rejimi yaratırken, Üst Permiyen`den itibaren gelişen çanaklarda (İzmir - Ankara zenu, Balıkesir yöresi ve Kütahya civan) tüm Mesozoyik boyunca derinleşen istifler çökelmiştir. Gondvana kuzeyinde kabuk incelmesi Üst Permiyen`de başlamış, ancak kıtasal parçanın kopması, paleomanyetik verilere göre, Liyas`a kadar gerçekleşmemiştir. Karakaya formasyonu içinde ara katkı olarak bulunan bazik volkanikler ile granitlerle kesilmiş gabroyik kayaçlar fraksiyonal kristallenmeye bağlı olarak biyotit ve/veya hornblendli granitle ve daha sonra dahololökokrat granitlerle devam etmiştir. Bu magmatizmanın üst yaş sının Liyas`tır. Erken Liyas`ta gerçekleşen dalma-batma zonu gerilemesi yay önü havzadaki sıkışma rejiminin okyanus tarafına göçüne neden olurken, yay-ardı havzaya ait gerilme rejimi de okyanus tarafına göç etmiş ve Liyas döneminin çukur alanlar yayardı havza çökelleri ile transgeressif olarak örtülmüştür. Bu dönemin pozitif alanlar Portlandiyen - Berriaziyen`den itibaren progresif olarak çökmüş ve kuzeye bakışımlı Liyas - Lütesiyen yaşlı bir karbonat - flis kaması ile örtülmüştür. Kretase döneminde çarpışma başlamış ve pasif kıta kenarları şiddetle deforme olmuştur. Aktif kıta kenarında ise tüm Kretase öncesi deformasyonları silen, 30 - 50 km. genişliğinde YB/DS metamorfizması gelişmiştir. Bu deformasyon kuzeye doğru aralığı genişleyen ritmik makaslama zonları ile devam etmekte ve Kimeriyen ile Kretase deformasyonlan yanyana görülebilmektedir.Ofiyolitler, erken çarpışma döneminde pasif kıta kenarları üzerine itilmiş, imbrike bindirmelerle yükselmiş ve çarpışma döneminin rotasyonal süreçlerine bağlı olarak gelişen ön çukurlara kaymıştır. Neotetis`in Bitlis - Pütürge kuzeyindeki keneti Lütesiyen sonunda tamamen karasallaşmıştır. ancak, kıtasal parçaların tam olarak uyuşması Miyosen`e kadar tamamlanmamıştır. Kıtasal parçaların uyumunda doğrultu atımlı fayların önemi vurgulanmış ve Doğu Akdeniz`in kapanmasının sayısız sol atımlı fayla sağlanmakta olduğu görüşü getirilmiştir.
Öz: Bu çalışmada Gürün otoktonunun; Gürün ile Sarız arasında kalan bölümünün stratigrafi özellikleri incelenmiştir. Yörede Paleozoyik-Tersiyer yaş aralığında farklı 14 birim ayırtlanmıştır. Gürün otoktonu (göreli otokton) temelini Üst Devoniyen ve Üst Permiyen yaştaki kaya birimleri oluşturur. Gümüşali formasyonu (Üst Devoniyen) kumtaşı, kuvarsit, kireçtaşı ve şeyi ile, Yığılıtepe formasyonu ise (Üst Permiyen) kireçtaşı ve dolomitten oluşur. Karbonifer ile Alt Permiyen temsil edilmemektedir. Yığılıtepe formasyonu ile, kristalize kireçtaşı, killi kireçtaşı, marn, kumtaşı ile temsil olunan Katarası formasyonu (Alt Triyas) arasındaki ilişki uyumsuzdur. Orta Triyas` in varlığı saptanamamıştır. İlk defa ayırtlanan Üst Triyas ile Liyas birimlerinden, Toycu Tepe formasyonu (Üst Triyas) algli kireçtaşı ve dolomitle, Çukuryurt formasyonu ise (Liyas) konglomera/breş, kumtaşı, algli-mercanlı kireçtaşı ve şeyi ile temsil edilmektedir. Çukuryurt formasyonu üzerinde Orta Jura-Senomaniyen yaştaki Yüceyurt formasyonu açılı uyumsuzlukla yer alır. Bu birim algli kireçtaşı, dolomitik kireçtaşı ve dolomitten oluşur. Yörede Türoniyen-Koniasiyen ve Santoniyen1 inalt seviyeleri mevcut değildir. Üst Santoniyen-Kampaniyen (Yanıktepe formasyonu) konglomera/breş, rudistli kireçtaşı ile temsil edilir. Yanıktepe formasyonu ile geçişli olan Akdere formasyonu (Üst Kampaniyen-Mestriştiyen) eş değeri olan konglomera/breş, kalkarenit, killi kireçtaşından oluşmuştur. İnceleme alanında Tersiyer birimlerinden Abdalpman formasyonu (Paleosen-Alt Eosen) Akdere formasyonu üzerinde yer yer geçişli olup, içerisinde konglomera/breş, kalkanerit, killi kireçtaşı, çört yumrulu marn, çakıllı kumtaşı egemen kaya topluluğudur. Bu birim üzerinde yer yer geçişli yeralan Demiroluk formasyonu (Lütesiyen) konglomera/breş, nummulitesli kireçtaşı ve marndan oluşur. Tüm bu birimleri açılı uyumsuzlukla örten en genç kaya birimleri, Üst Eosen-Alt Miyosen yaşında olanı (Gövdelidağ formasyonu) konglomera ile, Miyosen ise (Gürün formasyonu) kumtaşı, marn ve kireçtaşı ile temsil edilmektedir.
Öz: Çalışmada, Antakya ve çevresinde yer alan Alt Miyosen - Pliyosen istifinin litoloji özellikleri ile birlikte ostrakod biyostratigrafisi incelenmiştir. Araştırma, 7 ölçülü stratigrafi kesitine ait 142 örnek üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu kesitlere ait örneklerde Alt Miyosen - Pliyosen serisi içerisinde 120 ostrakod türü tanımlanmıştır. Bu türlerden yararlanılarak bölgede Neomonoceratina helvetica - Aurila soummamensis Zonu, Gökçen (1984) ile Carinocythereis ve Cyprideis`in başlangıç düzeyi saptanmıştır. Bu zon ve başlangıç düzeyleri, Türkiye`de çalışılmış Tetis bölgeleri ve diğer Tetis - Paratetis havzalarında, aynı kronostratigrafik zaman aralıklarında yapılmış çalışmalarla deneştirilmiştir. Bölgede tanımlanan ostrokodlann ortamsal dağılımı göz önüne alındığında, genellikle sığ olan denizel faunanın yanısıra, lagüner ortam ostrakodlannın, istifin başlangıcından üst kesimine dek yer yer etkili olduğu saptanmıştır.
Öz: İnceleme alanında tabanı Jura - Alt Kretase yaşlı Pontid Alt Bazik Volkanik Karmaşığı oluşturmakta ve Harşit Granitoyidi tarafından kesilmektedir. Bu birim üzerinde Üst Kretase yaşlı Aşağı Harşit Volkanik Karmaşığı gelmektedir. Bu kayaç gurubu birbirinden bağımsız, volkanizma ile başlayıp tortullaşma ile sona eren üç fazdan oluşmaktadır. Yörede en genç volkanikler Neojen yaşlı olivin-ojit bazaltlardır. Pontid Alt Bazik Volkanik Karmaşığına ait kayaçlar genelde kalkalkalen, fakat daha ziyade toleyite geçiş gösteren ve primitif ark ortamını belirten bir jeokimyasal karakterdedir. Harşit Granitoyidi T - tipinde, peralüminüs, kalkalkalen özelliktedir ve olgunlaşmakta olan bir ada yayı ortamını karakterize eder. Aşağı Harşit Volkanik Karmaşığı`na ait kayaçlar da yitim kökenli ve kalkalkalen özelliktedir.
Öz: İnceleme alanı melanj özelliğinde olup, bu melanj içinde belli fay hatları boyunca irili ufaklı birçok kromit zuhuru yer alır. Bunlar, genelde 4 - 5 m çapında oldukça yuvarlak masif kütleler şeklindedirler ve 2 - 20 cm kalınlığında dünitik bir zarf ile sarılmışlardır. Buna karşılık Kurtdeliği Tepe civarındaki kromitler, 15 - 20 cm kalınlıklarında ve harzburjit bantlarına paraleldirler. Masif kromitler yüksek tenörlüdür. Bunları çevreleyen gabrolardaki aksesuar kromitler daha fazla A! içermekte olup, sözkonusu kromitler arasında Cr/Al oranı dereceli olarak değişmektedir. Ayrıca harzburjitlerde korozyona uğramış idyomorf kromitler gözlenmektedir. Tüm bu veriler, incelenen kromitlerin muhtemelen stratiform kromitlerin oluşumu koşullarında oluştuklarını ve daha sonra çeşitli tektonik olaylar sonucunda bugünkü şekillerini kazandıklarını göstermektedir.
Öz: Üst Jura-Alt Kretase yaşlı Koçali Karmaşığıma Konak Formasyonu içinde, dolotaşı ve radyolarayah kiltaşı düzeylerinde bulunan manganez nodülleri erken diyajenetik evrede oluşmuştur. Oluşumun ana mekanizması biyojenikmaddelerin Mn, Ba, Ni, Cu gibi elementler tarafından ornatılması şeklindedir. Hem nodul oluşumları hem de nodülle birlikte bulunan manganez cevherleşmeleri geç diyajenetik olaylarla yeniden şekillenmişlerdir. Geç diyajenetik evrede, manganez cevherleşmesinin ve nodul oluşumlarının bulunduğu istiften Cu, Ni, Mn, Si çözülüp uzaklaşmış, eşzamanlı Ca, Mg, Si ilavesiyle dolomit, kutnohorit, manganokalsit, kalsit, kuvars ve ağsal pirolusit damarcıkları oluşmuştur. Manganez nodüllerinin hidrojenetik türde, deniz suyu sediment ara yüzeyinde gelişememesinin nedeni okyanus tabanında mangan konsantrasyonunun kesilmesine yol açan dip akıntılarıdır. Diğer bir neden ise aktif kıta kenarına yakın ortamdaki yüksek sedimantasyon oranı olmalıdır.
Öz: Bu yazının içeriğinde, Bozburun (Marmaris, Muğla) yarımadasında yüzeylenen tektonik birimlerin tabanında yer alan platform karbonatlarının çökelme ortamları ve yorumlan anlatılmıştır. Platform karbonatları altta genellikle iri kristalli ikincil dolomitlerle başlar. Bunlar üste doğru fenestral fabriklipelloidal karbonat istiftaşlarına; daha üstte ise karbonat vake taşlarına geçerler. Dolomitlerin üstündeki bu birimler yoğun biyoklast içerir. Karbonat istiftaşı-vaketaşlan gelgit düzlüğü altı ortamlarda gelişmişlerdir. Bol megalodontlu ve pelletli karbonatlar olasılıkla şelf lagünlerinde durulmuşlardır. Çalışma alanının güneyindeki kesitlerde karbonatlar çökme breşi, algal kireçtaşı ve biyoklastca zengin kireçtaşı düzeylerinden oluşan istif loferitik bir siklotemle temsil edilir. Islif, yukarı doğru derinleşmeyi gösterir şekilde (transgresif) olup, karbonat platformunda bank kenarı ya da resif gerisi ortamda, deniz düzeyinin periyodik değişimlerini gösteren ve gelgit düzlüğü altından, gelgit düzlüğü üstüne kadar değişen fasiyesleri karekterize eder
Öz: Zahuran ve yöresi, iki farklı birimden oluşmaktadır. (1) Orta Eosen yaşlı Maden Karmaşığı, inceleme alanının enyaşlı birimini oluşturmakta olup, bazalt, bazaltik andezitler, diyabazlar, yastık lavlar, kumtaşı - şeyi ardalanması, kırmızı - gri renkli çamurtaşları, kalkerli şeyller ve değişik litoloji ve boyutlarda kireçtaşı bloklarından oluşmuştur. (2)Alt Miyosen yaşlı Lice Formsyonu ise kumtaşı, şeyi ve marn ardalanmasından oluşmuştur. Lice Formasyonu, Maden karmaşığı`nın altından tektonik pencere boyunca yüzeyler. Zahuran Köyü çevresinde görülen cevherleşmeler; (a) Yastık lavlar içerisinde gelişen cevherleşmeler, volkano -tortul oluşumludur. (b) Faylanmayla ilişkili gelişen cevherleşmeler, fay zonlarında hareket eden hidrotermal çözeltilerin, işlevleri sonucu oluşmuştur. Bu iki tip cevherleşme, yan kayaçlarla olan ilişkileri, mineral topluluktan ve yan kayaç alterasyonu bakımından çok farklı özellikler gösterirler. Yastık lavlar içerisindeki cevherleşmeler, kabaca tabakalı, tabakalar yastık lav seviyelerine uyumludur. Cevherleşme ile ilgili bir alterasyon gözlenmemektedir. Fakat genel bir yan kayaç alterasyonu söz konusudur. Cevher mineralleri; baskın olarak bornit, kalkopirit ve pirit, az olarak da sfalerit, kalkozin - kovelin`dir. Faylanmayla ilişkili gelişen cevherleşmeler, yan kayaçla uyumsuzdur ve çevrelerinde geniş alterasyon kuşaklan oluşturmaktadır. Cevher mineralleri olarak pirit, kalkopirit, sfalerit ve yüzeysel altere kısımlarda nabit bakır ve kalkozin- kovelin içermektedirler. Bu tip cevherleşmeler, yastık lavlar içerisinde bulunan cevherleşmelerin hidrotermal çözeltilerle kısmen hareketlendirilmesi sonucu gelişmiş gibi gözükmektedir.
Öz: Üst Maestrihtiyen öncesi, Neotetis ürünü olan ofiyolitli karışığın ilk yerleşim dönemidir. Üst Kretase - Oligosen aralığında, bölgesel sıkışma tektoniğine bağlı olarak ofiyolitli karışık ekaylanmalarla kalınlaşmış ve yerel olarak inceleme alanı su üstü olmuştur. Oligosen başlarında yaklaşık D-B doğrultulu ve kuzeye eğimli bindirmeler önünde dağ arası nitelikli ve karasal kırıntılılarla doldurulmuş havzalar gelişmiştir (Çayırlı - Tercan havzası). İnceleme alanında, Geç Miyosen(?) sonu öncesinde ve sonrasında farklı özellikler gösteren tektonik yapılar gelişmiştir. Geç Miyosen(?) sonu öncesinde yaklaşık D-B doğrultulu bindirme ve büyük açılı ters fayları yanı sıra yine D-B eksen gidişli devrik bakışımsız kıvrımlar gelişmiştir. Geç Miyosen sonundan itibaren sıkışma gerilimi yanal hareketler ile karşılanarak KBGD, KD-GB yönlü sağ ve sol yanal doğrultu atımlı faylar ile yine aynı yönlü kesme çatlakları gelişmiştir. Bu yapısal veriler inceleme alanı ve civarının yaklaşık K-G doğrultusundaki sıkışma geriliminin denetiminde olduğunu gösterir.
Öz: Cideina Sirel cinsi sırt tarafında bulunan orbitoidal lateral locaların varlığı ile karakterize olur. Bu latarel localarınbulunmamasına rağmen, bir foraminifer Meriç ve İnan tarafından Cideina olarak tanımlanmış ve resimlenmiştir. Yazarların karşılaştırma yaptıkları örnekler çok muhtemelen başka bir cinse aittir bu konudaki tartışma ikna edici görünmüyor. Sırt tarafta bulunan orbitoidal karakterli lateral localardan dolayı Sirtina Bronnimann ve Wirz cinsi Loeblich ve Tappan tarafından Lepidorbitoididae ailesine konmuştur. Sirtina ve Cideina cinsleri arasında çok sayıda benzer yapısal özellikler göz önünde tutulduğunda, Sirel, Loeblich ve Tappan`a uyarak Cideina cinsini Lepidorbitoididae ailesi içine koymuştur. Bununla birlikte, Sirel, orjinal tanımda bu tipler (ortak orbitoidal ve rotalid karakterli) için farklı bir aile (familya) ismi kullanılabileceğini açıkça söylemiştir. Bu gerçekler de yazarlar tarafından görmemezlikten gelinmiştir. Ayrıca, Cideina`nın tip tür adı, lektotip ve paratipler terimleri Meriç ve İnan tarafından yanlış kullanılmıştır.