-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
- 2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Beypazarı (Ankara) kuzeyinde Miyosen yaşlı birimler çakıltaşı, aglomera, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, linyit, bitümlü şeyl, kireçtaşı ve tüflerden oluşmaktadır. Linyit seviyesinin üzerinde bulunan bitümlü bölümler bölgede oldukça yaygındır. Birimde ölçülen toplam organik karbon değerleri her bir lokasyon için değişiklik göstermekte olup % 0.37`den% 7.07`ye kadar yükselmektedir. Algal organik maddelerin egemen olduğu organik madde tipleri 1. ve 2. tip kerojenlerden meydana gelmiştir. Vitrinit yansıması değerleri % 0.27-0.56, Rock-Eval pirolizlerinden elde edilen Tmax değerleri ise 407-437oC arasındadır. Bu sonuçlar çökelen organik maddelerin yeterli derecede organik olgunluğa ulaşmadıklarım belirtir. Biomarker karekteristikleri de bu sonuçları desteklemektedir. Ts/Tm oranı 1.5`dur ve bu değer organik maddenin olgunlaşmadığma işaret eder. Pr/n-C17 ile Ph/n-C18 oranlarına göre kaynak kaya depolanmasının indirgeyici bir ortamdan kaynak kayanın da şeylden oluştuğunu gösterir.
Öz: Refahiye Ofiyolitli Karmaşığı`na ait Kızıldağ (Sivas) Ofiyolitleri genel olarak ultramafik tektonit kesime ait serpantinleşmiş dünit ve harzburjit; verlit; gabro, piroksenli gabro, hornblendli gabro; mikrogabro; meta-bazalt vespilitik bazalt`lardan oluşur. Bunlar, Neojen magmatizmasına ait aplit, granit, kuvars monzonit ve diyorit ile eş yaşlı volkanizma ürünleri olan andezit ve bazalt türü kayaçlar tarafından kesilmektedir. Ofıyolitler içinde yer yer 4630 ppm`e varan Ni zenginleşmelerinin, cevher mikroskopisi çalışmaları sonucunda linneit, bravogit, gersdorfit, millerit, hazlevodit ve pentlandit gibi nikel - sülfürlere bağlı olduğu saptanmıştır. Ultramafik kayaçlarda % 0.2 ila % 0.3 oranlarında bulunabilen Nikel`in % 0.46`ya varan zenginleşmeler gösterdiği, daha detaylı çalışmalar ile olasılıkla işletilebilir tenörlerde nikel zenginleşmelerinin bulunabileceği ortaya konmuştur. Çalışma alanındaki ultramafik kayaçlar, PGE açısından ilksel manto değerlerine göre farklı davranışlar göstermektedir. Os ve Ru açısından belirli oranlarda zenginleşme gözlenirken, ir, Rh ve Pt`de fakirleşme gözlenir. Pd isebüyük farklılıklar göstermez. Jeokimyasal açıdan bu grupla birlikte değerlendirilen Au, genel olarak ilksel mantodeğerinin çok az üzerinde değerler sunmaktadır. Aynı kayaçlar eser element açısından değerlendirildiğinde ise; N tipi MORB`a göre normalize edilmiş değerlerin U ve Ta dışında genellikle büyük oranda fakirleşmiş oldukları gözlenirken, Cl kondritlerine göre normalize edilmiş değerler bu konuda farklılıklar sunmakta, Th, U, Ta, La ve Ce`da yeryer 10 kata kadar zenginleşme gözlenmekte, diğer elementlerde (Sr, Nd, Zr, Sm, Tb, Y, Yb, Rb ve Ba) genel olarak bir fakirleşme gözlenmektedir.
PDF Olarak Görüntüle
Öz: Orta Toros kuşağında ender olarak yüzeylenen granitik kayaç çıkmalarından birisini oluşturan Karamadazı (Yahyalı-Kayseri) plütonu, Bolkardağ birliğine ait Permo-Triyas yaşlı mermerleri sıcak dokanakla kesmekte ve hatta yer yer manyetiti i skarn cevher yatakları oluşturmaktadır. Kuvaterner yaşlı yamaç molozu ve alüvyonlarla örtülen Karamadazı plütonunun jeolojik-stratigrafık yaşı hakkında yeterli veri bulunmamakla birlikte, bölgesel jeolojik deneştirmelerle Üst Kretase-Alt Tersiyer yaşlı olabileceği ileri sürülmektedir. Tipik olarak bimodal karakter gösteren Karamadazı plütonu kuvars diyorit/tonalit ve lökogranit bileşimli kayaçlardan oluşmaktadır. Kuvars diyorit/tonalitlerin mineralojik bileşimi plajiyoklaz (albit-oligoklaz) + kalsik klinoamfıbol + kuvars + biyotit + klorit +epidot + apatit + titanit; lökogranitlerin mineralojik bileşimleri ise kuvars + K-feldispat + plajiyoklaz + biyotit (bazanbiyotit yerine + kalsik klinoamfibol) + klorit + apatit + titanit minerallerinden oluşmaktadır. Mineralojik ve jeokimyasal verilere göre daima iki farklı topluluk oluşturan kuvars/diyorit ve lökogranitlerin, sırasıyla, mafik ve felsik bileşimli iki farklı magma kaynağından türeyebilecekleri; diğer taraftan, hem kuvars diyorit/tonalitlerin ve hem delökogranitlerin, türemiş oldukları magma kaynaklarının oldukça diferansiyasyona uğramış uç üyeleri olabilecekleriileri sürülmektedir. Bimodal karakter sergileyen Karamadazı plütonu kuvars diyorit/tonalitlerinin K bakımından aşırıderecede fakir, buna karşılık Na bakımından zengin olmaları önemli bir karakteristik olarak değerlendirilmektedir. Bimodal Karamadazı plütonu kayaçlarmı oluşturan mafık ve felsik magma kaynaklarının, çarpışma sonrası bir jeotektonik ortamda, manto ve kabuktan türemiş kalkalkali magmaların ileri derecede diferansiyasyona uğramış türevlerini temsil edebilecekleri düşünülmektedir. Diğer taraftan, magma(lar)ın evrimi/katılaşması sırasında yan kayaç asimilasyonu, asimilasyon-fraksiyonel kristalleşme veya beslenme-fraksiyonel kristalleşme, metasomatizma, vb.süreçlerin gelişip gelişmediğinin aydınlatılabilmesi için tümkayaç REE jeokimyası, mineral kimyasına dayalı jeotermobarometre çalışmaları, mutlak yaş tayini ve izotop jeokimyası çalışmaları gibi bazı ileri jeokimyasal çalışmaların gerçekleştirilmesi önerilmektedir.
Öz: Doğu Toros dağlarının zirvesini oluşturan Aladağların kuzeydoğusunda, bugünkü Adana havzası çökellerinden en az 40 km kuzeyde ve yer yer deniz seviyesinden 1900 m yükseklerde yüzeyleyen Miyosen yaşlı istiflerin sedimantolojik analizi yapılmış ve bu çökellerin içinde bulunduğu havza Adana havzasıyla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Ölçülü kesitler yardımıyla sağlardan sedimanter yapı özelikleri, tane bileşimi, dokusal özellikler ve paleo akıntı yönü verileri incelenen sedimanların Dikme havzası adı verilen, özgün depolanma desenine sahip bir havzada çökeldiklerini göstermektedir. Havza KD gidişli, 15 km genişliğinde bir tek graben görünümünde ise de, ikincil fay kontrollü havza içi engebeleri de içerir. Havza dolgusunun ortamsal yorumu KB ve D havza kenarlarının genellikle kohezyonsuz moloz akması ve örtü akışlarının baskın olduğu aluviyal yelpazelerden oluştuğunu göstermektedir. Her iki kenar sistemi havza ortasına doğru yaygın taşkın düzlüklerini ve geçici gölleri kapsayan, ve genel olarak güneye akaçlanan bir çakıllı akarsu sistemine geçerler. Bu akarsu sistemi kuzeyde Karaköy civarında yer yer 20 m kalınlığa ulaşan bir piroklastik istifi, güneyde ise oldukça sınırlı bir alanda Langiyen yaşlı ince bir denizel seviyeyi içerir. Sedimantolojik çalışmalar temelinde yapılan paleocoğrafık değerlendirmeler Adana ve Dikme havzalarının sedimanter depolanma desenlerinin birbirlerini tamamladığını, başka deyişle Miyosen`de Adana havzasının Dikme bölgesine kadar yayıldığını ve hatta, bu büyük havzanın kuzeyde Bakırdağ`a (Orta Anadolu Volkanik alanına) doğruda uzandığını göstermektedir.
Öz: Arazi çalışmaları, Galatya Volkanik Bölgesi (GVB) güney-doğu kesiminin KB-GD ila KKB-GGD ile KKD-GGB doğrultulu ve açılmalı (ekstansiyonel) bir tektonik rejim geçirdiğini göstermektedir. Yerel volkano tortul istifin dizilimi ve bu istifi kesen kırıkların durumu (Toprak vd., 1996), bu açılmanın Pliyosen (?) sonrası olabileceğine işaret etmektedir. Buna karşın, arazi gözlemleri, volkanizma ile eşzamanlı olduğu bilinen çökelmenin aynı zamanda fayIanma ilede eşzamanlı olabileceğine dikkat çekmektedir. Belirlenen doğrultulardaki kabuk uzamalarının Ege Bölgesini de, Miyosen`de veya günümüzde etkilediği bilinmektedir. Bu yapısal benzerliğin yanı sıra, hem Ege`de (Yılmaz, 1990) hem de GVB`de (Tankut vd., 1998), erken-orta Miyosen`de kalk-alkali magmalar, geç Miyosen`de ise alkali magmalar üretilmiştir. GVB`yi etkileyen açılma, yörenin en önemli fayı olan Kuzey Anadolu fay (KAF) zonuna ilişkin güncel gerilme koşullarına aykırıdır. Diğer bir deyiş ile,bu açılmayı sağlayan yapılar, KAF`ına ait gerilmeler ile açıklanamaz. Dolayısı ile, bu açılmalı rejimin güncel KAF rejiminden önce gelişmiş ve bitmiş olması gerekir. KAF`ın olasılıkla Pliyosen`de oluştuğu bilindiğine göre, bu açılma rejiminin Pliyosen öncesinde son bulduğu ortaya çıkar. GVB`den sağlanan radyometrik yaş verileri, en genç alkalibazaltik kay açların 9-11 milyon yıl yaşında olduğunu göstermektedir (Tankut vd., 1998). Yazarlar, bu kayaçlarin jeokimyasal olarak kıta içi rift bazaltlarına benzediklerini belirtmektedirler. Eğer bu kayacın magmatik oluşumu /püskürmesi yörede saptanan açılma ile ilişkili ise, açılma rejiminin bu devirde, yani 9 - 11 My önce, var olduğu söylenebilir, Bir tarajian yapısal diğer taraftan da magmatik etkinliklerin benzerlikleri, GVB`nin Miyosen (?)`de, blok kinematiği anlamında Ege bölgesine bağlı olduğunu düşündürmektedir.
Öz: Bu çalışmada, Araklı (Trabzon) yöresinde keşfedilmiş Candonidae familyasına ait yeni bir cins (Anatolia) ile yeni bir alt cins (Trabzonelle) önerilmiş ve tanımlanmıştır. Her iki yeni taxon ve onlara ait türler (Anatolia pontica veTrabzonella turcica) sarı renkli, bol kavkı kırıkları ve zengin bir ostrakod topluluğu içeren, pekişmemiş kumlu seviyelerde saptanmıştır. Bu seviyeler Ponsiyen yaşlı olup, acısu ortam koşullarında çökelmiştir.
Öz: Birbirleri ile bağlantılı ancak farklı özelliklere sahip, Kuzeydoğu Ege Denizi`nden 82, Çanakkale Boğazı`ndan 23ve Çanakkale Boğazı Marmara Denizi Girişi (ÇBMG)nden 20 tane olmak üzere toplam 125 yüzey çökel örneğinde tane boyutu analizleri yapılarak çamurun kütlece yüzdeleri hesaplanmış ve çökellerde ağır metal (Fe, Mn, Cu, Co, Cr, Zn, Pb, Ni) analizleri yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda çamurun kütlece yüzdelerinin; KD Ege örneklerinde %34,3; Çanakkale Boğazı örneklerinde %74.1; ÇBMG çökellerinde %79,9 olduğu saptanmıştır. 3 bölge örneklerinde ortalama en yüksek metal konsantrasyonları ÇBMG`nden alınan çökellerde bulunmuştur. ÇB örneklerinde bazı metallerin ortalama derişimlerinin ÇBMG örneklerindeki ortalama metal derişimleri ile aynıdır. ÇBMG`de Pb haricinde tüm metal derişimleri, çamurun kütlece yüzdesi arttıkça, artmaktadır. Çanakkale Boğazı`nda Cu, Cr, Ni, Z derişimleri çamurun kütlece yüzdesinin artışına uygun artış göstermektedir. Mn, Pb ve Cu`ın derişimlerinin ortalamasının en yüksek bulunduğu Çanakkale Boğazı örneklerinde antropojenik ve karasal girdilerinin metal derişiminin artışında etkin olduğu gözlenmektedir. KD Ege Denizi örneklerinde Ni, Cr, Zn konsantrasyonları, çamurun kütlece yüzde artışı ile artış göstermektedir. Pb, Mn, Fe, daha az olarak Co ve Cu`ın derişimleri çamur kütle yüzdesine bağlı artış göstermemektedir. Oysa en yüksek Pb, Cu derişimleri bu bölgede saptanmıştır.
Öz: Ana bileşen analiz yöntemlerinden "faktör analizi yöntemi" bu çalışmada Karamadazı ve Çelebi granitoyidlerinden elde edilen jeokimyasal analiz sonuçlarının değerlendirilmesinde kullanılmıştır. Buna göre. Karamadazı Granitrnin jeokimyasal davranışını kontrol eden faktörler TiO2+MnO+Zı7SiO2 veCaO+NaoO+Sr/Rb+Ba+KoO olarak, Çelebi Granitoyidi`nin jeokimyasal davranışını kontrol eden faktörler ise (FeO(T)+CaO+MgO+Y)/(K2d+Rb) ve (Na2O+Ba+Aİ2O3)/(SiO2) olarak bulunmuştur. Bu faktörlerin esas alındığı Harker tipi diyagramlarda iki bölgedeki granitoyidlerin de bu çalışmada kısır olarak adlandırılan granitoiydlerden belirgin şekilde ayrıldığı gözlenmiştir. Yozgat batoliti, Terlemez kuvars monzoniti, Kerkenez graniti, Ekecikdağ kuvars monzoniti ve Ağaçören intrüzif takımı gibi Orta Anadolu Granitoyidleri Çelebi Granitoyidi`ne göre daha yüksek silika değerleriyle ve kısmen yüksek toplam alkali değerleriyle farklılaşmaktadır. Bu granitoiydlerin magmatik farklılaşma gösterdikleri ve üretken plütonların kısır olanlara göre daha az farklılaşmaya uğradıkları öne sürülmektedir. Çelebi Granitoyidinin apatit ve zirkon açısından kısır granitoyidlere göre daha zengin bileşimde olması Çelebi Granitoyidi`nin kısır granitoyidlere göre daha fazla I-tipi karakterinde olduğunu göstermektedir. Karamadazı Graniti, Yozgat batoliti, Terlemez kuvars monzoniti, Ekecikdağ kuvars monzoniti ve Ağaçören intrüzif takımı g`bi OrtaAnadolu Granitoyidleri arasında en düşük ortalama Rb, Ba veTh değerleri ve en yüksek ortalama Sc ve V,ve ortalama Zr, Y ve Ni değerleriyle diğerlerine kıyasla kıtasal kabuktan en az malzeme almış granitoyidler olarak göze çarpar. Faktör analizlerinden elde edilen faktörlere göre, Karamadazı Graniti`nin Terlemez ve Ağaçören granitoyidleriyle benzer özellikler sunduğu, ve diğerlerinden belirgin bir şekilde ayrıldığı gözlenmektedir.
Öz: Pontid orojenik kuşağının doğusunda yer alan Gümüşhane ve Bayburt yörelerinde metamorfıtler ve bunları keserek yükselen granitik kayaçlar Hersinyen temeli oluşturur. Erken Liyas`ta etkin olan genişlemeli tektonik rejim butemeli parçalayarak birinci riftleşme fazı olarak bilinen olaylar bütününü sonuçlamıştır. Mesozoyik döneminin ilk kayaçları ani fasiyes değişimleri ve kalınlık farkları gösteren tipik rift ürünleridir. Aktif tektonik hareketlerin kontrolünde gelişen Liyas çökellerinin birikiminden sonra Erken Dogger`den itibaren, Gümüşhane yöresinde Albiyen sonu, Bayburt yöresinde ise Malm sonuna kadar süren dönemde sakin tektonik koşulların kontrolünde karbonat platformu oluşmuştur. Tüm yörede duraylı tektonik koşulların sona ermesi sedimantasyonla eş yaşlı tektonik bir süreksizlikle belirgindir. İkinci riftleşme fazına karşılık gelen bu olay Bayburt yöresinde Geç Malm, Gümüşhane yöresinde ise Albo-Senomaniyen`de gelişmiştir. Bir başka deyişle Malm sonu-Alt Kretase başlangıcında Bayburt yöresinde, platformun parçalanması ile derinlik kazanan ortamda pelajik çökeller birikirken, Gümüşhane yöresinde sığ denizel koşullarda platform karbonatlarının birikimi devam etmiştir. Her iki yörede de, farklı zamanlarda da olsa, platformun parçalanmasını sağlayan fay eteklerinde iri kırıntılılardan kondanse-pelajik karbonatlara kadar değişen kayaçları içeren bir çökel prizma oluşmuştur
Öz: Bu çalışma Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Adıyaman iline bağlı Kahta ilçesinin 20 km. Doğusunda gerçekleştirilmiştir. Tokaris sahasındaki kuyulara ait log datalan petrofıziksel özellikleri belirlenmek üzere Elan Plus programında değerlendirilmiştir. Elan Plus programıyla kuyu log datalan yorumlanarak rezervuar seviyeler belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuçta rezervuar zonun efektif porozitesi, toplam porozitesi, kil hacmi, formasyon suyu doygunluğu, hareketli ve kalıcı petrol miktarları bulunmuştur. Bölgede rezervuar kayalar, Karaboğaz formasyonu ve Mardin Grubuna ait Sabunsuyu, Derdere ve Karababa formasyonlarının karbonatlarıdır. İnceleme alanındaki kuyularda üretim Mardin Grubunun çatlaklı dolomit ve kireçtaşlarından sağlanmaktadır. Bölgede rezervuar kalitesini ve üretimi etkileyen en önemli parametre geçirgenliktir. Tokaris sahasında Karaboğaz formasyonu %5-6 poroziteli çörtlü kireçtaşlarından oluşur ve üretken değildir. Karababa-Cüyesinin girişten itibaren ilk 10-13 metresinin ortalama porozitesi %5.2-8.4 olan kireçtaşlarından oluşur. Permeabilitesi düşük olup 0.01 md. Civarındadır. Kuyularda bu zonda üretim ancak asitleme ile mümkün olabilmektedir. Karababa-C nin alt kesimi kesif kireçtaşlarından oluşmuştur. Karababa-B üyesi kesif kireçtaşlarından, Karababa-A üyesi ise killi kireçtaşlarından oluşur. Derdere formasyonunun girişten itibaren kireçtaşlarından oluşanilk 15-28 metresinin ortalama porozitesi %1.4-5`dir. Alt seviyelere doğru yer yer %10 poroziteyi bulan değerlerde görülmesine rağmen üretim ancak asitleme ile yapılır. Kireçtaşının altındaki yüksek permeabiliteli dolomitler ise%5.1-9 arası ortalama poroziteye sahip olmasına rağmen N-9 kuyusunda dolomitlerin bol çatlaklı olması nedeniyle porozite %16`dır.Petrol sahasında asıl üretimin yapıldığı seviye Derdere formasyonunun dolomitleridir.