-
2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
- 1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Türkiye`nin doğusunda yer alan Tendürek volkanı çevresindeki sulama ve içme amaçlarıyla kullanılan kaynaklardan örnekler alınmış, analiz edilmiştir. Pek çok kaynak sularının örnekleri 2,5-12,5 ppm. arasında değişen yüksek miktarlarda fluorür içerir. Fluorürlü su içeren bir bölgede 2 yaşındaki bir koyun incelenmiş ve bunun ön dişleri ve azı dişlerinin kahverengi veya siyah lekeler ile kaplı olduğu ve dişlerin aşırı derecede ve düzensiz olarak kırıldığı izlenmiştir. Çalışmalar sırasında bölgeye gelen sağlık ekibi yerli halkta diş florozu rahatsızlığı saptamıştır. Bu sağlık ekibi fluorür ce zengin bu suların daha az fluorürlü başka sularla karıştırılıp fluorür miktarının istenilen düzeye düşürülmesi ve böylece fluorür`ün canlı hayvanlar ve insan sağlığı üzerindeki etkisinin azaltılması ve aynı zamanda toprak ve otlaklardaki fluorür miktarının da düşürülmesini sağlamayı önermişlerdir. Anadolu`nun genç volkanlarından olan Tendürek dağı ve çevresindeki şu birimler ayırtlanmıştır: Paleozoyik (?) yaşlı mikaşist, mermer ve kuvarsitlerden oluşan metamorfikler, Permo-Karbonifer yaşlı kristalize kireçtaşları, Üst Kretase yaşlı spilit, serpantinit ve kireçtaşlarından kurulu ofiyolitler, Paleosen yaşlı kireçtaşları, Eosen yaşlı fliş kumtaşı ve kireçtaşları, Miyosen yaşlı kum taşı, kiltaşı, miltaşı ve kireçtaşları ile genç Tersiyer yaşlı lâvlardır. Bölgenin tümü ise Tendürek volkanı`nın çok genç bazaltik lav akıntılarıyla örtülüdür. Sular bu lavlar, fliş ve ofiyolitteki kireçtaşları ve mermerlerden çıkmaktadır. Kimyasal analizleri yapılan 10 sudan yüksek fluorürlü olanlar NaHCO3 türü, düşük fluorürlü olanlarsa Ca-MgHCO3 türü sulardır. Fümerollerle taşman ya da camsızlaşan lavlardan kaçan fluor lavların bazı mineral yüzeylerinde tutulmuş daha sonra yüksek pH`lı yeraltı sularının OH`ı ile yer değiştirerek Tendürek volkanı eteklerinden boşalan yüksek fluorürlü sulara katılmıştır.
Öz: Mortaş, boksit yatağı, Batı Toros dağlarında Alt ve Üst Kretase kireçtaşları arasındaki uyumsuzluk yüzeyinde bulunmaktadır. Yataktaki boksit böhmitik olup böhmite ek olarak az miktarda diyaspor, gibsit, kaolinit, montmorillonit, hematit, götit ve anataz da içermektedir. Yatakta, yukarıda adı geçen minerallerden başka alumojeller, siderojel ve hematojelit gibi mineraloidler de bulunmaktadır. Boksitin bünyesinde bulunan kimyasal maddelerden A12O3, TiO2 ve ateşte kayıp miktarları yüksek pozitif karşılaştırma (correlation) ve benzer yatay dağılım göstermektedir. Fe2O3 ün Al2O3 ile olan karşılaştırması negatiftir. SiO2 yukarıda adı geçen kimyasal maddelerden tamamen farklı bir dağılım göstermektedir. Kimyasal ve mineralojik bulgular Mortaş yatağındaki boksitlerin kireçtaşı kökenli olduğunu belirtmektedirler.
Öz: Güneydoğu Fransa`da yeralan Valensole baseni Mezozoyik kireçtaşları üzerinde gelişmiş bir çöküntü havzasıdır. Bu havza kalınlığı 1000 m`yi aşan, Tersiyer-Kuvaterner yaşlı ve genellikle kırıntılı çökelleri kapsar. Basenin yazar tarafından incelenen doğu kenarında "Valensole çakıltaşları" olarak bilinen kırmızı renkli birim, beyaz renkli "Puimoisson marnları" ile yanal geçişlidir. Her iki formasyon üzerine "Kriyoklastik çakıllar" gelir. Bu birimler yörenin en genç karasal formasyonlarıdır. Önceki çalışmalarda bu üç formasyon birbirine yanal geçişli kabul edilmiştir. Bazı yazarlarca Pliyosen, diğerlerince Kuvaterner yaşlı oldukları ileri sürülmüştür. Bu incelemede Puimoisson marnları içinde bulunan karakteristik fosiller ile bu birimin ve Valensole çakıltaşlarının kesin olarak Üst Pliyosen yaşlı oldukları saptanmıştır. Üstte bulunan ve fasiyes yönünden ayrıcalık gösteren Kriyoklastik çakılların ise varsayımlı olarak Kuvaternerdeki bir buzul devrine ilişkin çökeller olduğu ortaya konmuştur. Üst Pliyosende, Valensole baseni içinde yer yer oluşan göllerde Puimoisson marnları çökelmiştir. Aynı zamanda basen doğusundaki Mesozoyik - Alt Senozoyik yaşlı birimleri keserek güneybatıya doğru akan akarsular, kırıntılarını basen içinde birer yelpaze şeklinde depolayarak Valensole çakıltaşlarını oluşturmuşlardır. Kuvarternerdeki bir buzul devrinde, yine doğudaki Mesozoyik - Alt Senozoyik yaşlı birimler üzerinde donma ve çözülme olayları ile kriyoklastik çakıllar oluşmuştur. Bu çakıllar daha sonra, Üst Pliyosende olduğu gibi güneybatıya akan akarsular aracılığı ile basen içinde birikinti konisi şeklinde depolanmışlardır.
Öz: Polatlı bölgesinden, yeni altı Alveolina türlerinin tanımlamaları yapılmıştır. Bunlardan Alveolina polathensis n.sp.(Üstİlerdiyen), A. blumenthali n.sp. (Orta llerdiyen), Alveolina `ellipsoidalis gurubunun; A. bayburtensis n.sp. (Orta-Üst Küiziyen), A.sakaryaensis n.sp. (Orta İlerdiyen), Alveolina canavarii gurubunun; A. ankaraensis n.sp. (Orta İlerdiyen), Alveolina pasticillatagurubunun; .4. haymaaensisn.sp. (Alt Küiziyen) Alveolina ell elliptica gurubunun türleridir.
Öz: Bayburt - Erzincan - Aşkale üçgeni içinde yer alan kabaca KD-GB gidişli Alt Tersiyer ( İpresiyen) yasli türbiditlerin (750-1000 m), esas itibariyle güneybatıdan kuzeydoğuya doğru akan ve havza ekseni ile tektonik kıvrılma eksenine paralel doğrultuda olan paleo-akıntılar tarafından oluşturulduğu saptanmıştır. Bu akıntıların bazılarının kuzeydeki ve güneydeki yamaçlardan eksene inen sualtı heyelanları ile başlamaları ve sonra eksen boyunca kuzeydoğuya dönmeleri mümkündür.
Öz: Haymana`nın (G Ankara) kuzeyinde bulunan Çayraz ve Yeşilyurt köyleri arasında kalan yöredeki Üst Paleosen(Cerdiyen), Alt Eosen (Küiziyen) ve Orta Eosen (Lütesiyen) çökelleri içindeki Nummulites, Assilina ve Alveolina türlerinin sistematik tanımlamaları ve stratigrafik dağılımları çalışılmış, aynca bölgenin kısa stratigrafisi verilmiştir.Yörede Üst Kretase (Maestrihtiyen). Paleojen ve Neojen yaşlarında kaya birimleri yüzeyiemektedir. MaestrihtiyenÇökelleri kumtaşı, mam, çakıltaşı ve kumlu kireçtaşlannın ardalanması ile oluşmuştur ve üst seviyelerinde bol olarak Orbitoides medius (dArchiac), Siderolites calcitrapoides Lamarek ve Cuvillierina sözerü, Sirel, gibi foraminifer türleri bulunur. Maestrihtiyen üzerine uyumlu olarak gelen Alt Paleosen (Monsiyen) çökelleri algll kireçtaşı ve mam ardalanmasmdan oluşmuştur. Algli kireçtaşlan içinde Laffitteina bibensis Marie ve Cuvillierina n.sp. gibi foraminifer türleri vardır.Orta Paleosen (Tanesiyen) çökelleri Monsiyen üzerine uyumlu olarak gelen kumtaşı, mam ve algli kireçtaşlarından oluşmuştur. Algli kireçtaşlan içinde Alveolina (Glomalveolina) primaeva Reichel, Discocyclina seunesi Douville türleri bulunur. Üst Paleosen (llerdiyen) çökelleri Tanesiyen üzerine uyumlu olarak gelir, çakıltaşı, kumtaşı, mam ve kumlu kireçtaşı seviyelerini içerir. Kumtaşlan ve kumlu kireçtaşlan içinde Nummulites fraasi de la Harpe, N. exilis DouvillĞ veAlveolina cucumiformis Hottlnger, gibi foraminifer türleri vardır, llerdiyen üzerine uyumsuz olarak gelen Alt Eosen(Küiziyen), killi ve kumlu kireçtaşlan, mam, kumtaşı ve çakıltaşı gibi kaya birimlerini kapsamaktadır ve Nummulitesplanulatus (Lamarek), N. irregularis Deshayes, N. partsehi de la Harpe, Assilina placentula (Deshayes), Alveolina bayburtensis Sirel ve Alv. canavarii Checchia - Rispoli gibi foraminifer türleri ile karakterize olurlar. Orta Eosen (Lütesiyen), Küiziyen üzerine uyumlu olarak gelen marn, killi kireçtaşı ardalanmasından oluşmuştur. Killi kireçtaşlan içindebol olarak N. Kelveticus Kaufmann, N. laevigatus (Bruguiere), N. pinfoldi Davies, Ass. exponens (Sowerby) ve Ass. spira(de Roissy) foraminifer türleri bulunur. Lütesiyen üzerine uyumsuz olarak Neojen yaşlı gölsel kireçtaşları ve çakıltaşları gelir.
Öz: Bulancak güneyindeki sülfid damarlarının saydam cevher ve gang minerallerindeki sıvı kapanımları ısıtmak ve dondurmak yoluyla minerallerin oluşum sıcaklıkları ve damarları oluşturmuş olan eriyiklerin yoğunluk ve tuzlulukları saptanmıştır. İnceleme sonucu tuzlulukların %13,2 NaCl eşdeğerinden tatlı su düzeyine kadar değiştiği, başlangıçta 0,74 gr/cm3 olan eriyik yoğunluğunun baz metal sülfidlerinin oluşumundan sonra 0,98-gr/cm3 yükselmesinden anlaşılmıştır. Bu değişmeler aşağıdan yukarıya doğru yükselen cevherli eriyiklerin derinlere doğru inen yüzey sularıyla karıştığını göstermektedir. Homojenleşme sıcaklıkları damar oluşumu başlangıcında 230°C`den 330°C`ye kadar sıcaklık yükselmesinin olduğunu ve daha sonra sürekli olarak eriyiklerin soğuması sonucu, 80°C`ye ininceye kadar bazı metal sülfidlerin oluşmaya devam ettiğini ortaya koymuştur. Eriyiklerin kaynama derecesine kadar yükseldiğini gösteren deliller jeolojik çökelme ortamındaki basınçların 1000 m kalınlığında hidrostatik yükün karşılığı olan 85-90 bar civarında olduğunu kanıtlamaktadır. Eş sıcaklık eğrilerinden elde edilen veriler cevher getirici eriyiklerin genellikle KB-GD yönlü faylar boyunca yükseldiğini göstermektedir.
Öz: Mihalıççık bölgesindeki asbest yatakları, metamorfik kayaçlarla serpantinleşmiş ultrabazik kayaçların dokanağında yerel makaslanma merceklerinde oluşmuştur. Metamorfizmadan sonra ortaya çıkan tektonik olaylar nedeni ile bu dokanakta yer yeretkin olan makaslanma ve yönlü basınç metamorfiklerin yapraklanmasına, serpantinitlerin çatlamasına ve kollar halinde metamorfik kayaçlar içersine girmesine sebep olmuştur. Bu makaslanma merceklerinde dolaşıma başlıyan çözeltilerin ve ısının etkisiyle metamorfik kayaçlar kloritleşmiş ve serpantinitteki çatlaklar pikrolit, asbest, talk ve kuvarsla dolmuştur. Glokofan mineralinin bölgede iki ayrı kökeni vardır. Glokofan hem gömülme metamorfizması sonucu bölgesel olarak hem de makaslanma mercekleri çevresindeki metamorfik kayaçlarda, yükselen ısı ve çatlaklarda dolaşan çözeltilerin etkisiyle oluşmuştur.
Öz: Parana nehri üzerindeki "Brazilian power-navigation" projesi ile ilgili olarak yapılan bir "yerinde" makaslama deneyi, `yerinde` makaslama deneylerinde makaslama blokunun değişik noktalarına uygulanan yüklerin bir fonksiyonu olarak ölçülen yatay ve düşey yer değişimlerin sonlu-elemanlar yöntemi ile simulasyonu için uygun görülmüş ve bu amaçla incelenmiştir. Ruiz ve Camargo (1966) tarafından ayrıntılı olarak tanımlanan söz konusu yerinde makaslama deneyinde, blok tabanını oluşturan kumtaşı ile üzerindeki bazaltik akıntı arasındaki makaslama direnci saptanmıştır. Bu deneyde, Ruiz ve Camargo tarafından gözlenen "düşey yer değişimlerin tersine dönümü" olayı, sonlu-elemanlar yöntemi ile elde edilen kuramsal sonuçlarda da aynen görülmüştür. Ancak kuramsal sonuçlar, bu olayın deney blokunun elâstik deformasyonu sonucu oluşabileceğine işaret etmektedirler. `Tersine dönüm` (inversion) etkisi, blok tabanındaki ilerleyici kayma sırasında, elâstik yer değişim alanının yeniden yönlenmesi sonucu oluşabilir.
Öz: Toroslar Kambriyen-Tersiyer aralığında çökelmiş kaya birimlerini kapsar. Kuşakta birbirlerinden değişik havza koşullarını yansıtan "birlikler" yer almaktadır. Yazar tarafından Bolkar dağı Birliği, Aladağ Birliği, Geyik dağı Birliği, AlanyaBirliği, Bozkır Birliği ve Antalya Birliği olarak adlandırılmış olan bu birlikler stratigrafi ve metamorfizma özellikleri,kapsadıkları kaya birimleri ve günümüzdeki yapısal konumlarıyla birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Birlikler birbirleriyle anormal dokanaklı olarak kuşak boyunca yüzlerce kilometre yanal devamlılık gösterirler ve çoğunlukla birbirleri üzerinde allokton örtüler oluştururlar. Bolkar dağı, Aladağ, Geyik dağı ve Alanya birlikleri şelf türü karbonat ve kırıntılı kayaları kapsar. Bozkır ve Antalya birlikleri ise daha çok derin deniz çökellerini, ofiyolitleri ve bazik denizaltı volkanitlerini kapsar.