- 2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Teksas`ın merkezinde yer alan Edwards akiferi üzerinde yapılan hidrojeolojik araştırmalarda kullanılan jeofizik yöntemler önemli bir bileşen olmuştur. Jeolojik yapıyı ve stratigrafiyi haritalamak, gömülü obrukların ve mağaraların yerlerini tespit etmek için çeşitli elektrik ve elektromanyetik yöntemler kullanılmıştır. Jeofizik yöntemler ayrıca Balcones Fay Zonu`nda (BFZ) yer alan fayları ve kırıkları tanımlayabilmek için de kullanılmıştır. Austin bölgesindeki Edwards akiferi boyunca altı ayrı sahada yürütülen çalışmalar, gömülü mağaraların ve obrukların konumları ile bölgedeki fay karakterizasyonlarının iki boyutlu (2B) ve üç boyutlu (3B) özdirenç ve doğal potansiyel (SP) yöntemlerinin bütünleşik kullanımı ile en iyi şekilde belirlenebileceğini göstermiştir. Yer radarı, indüksiyon polarizasyon ve sismik kırılma tomografisi gibi ilave jeofizik yöntemler kullanılarak da faylar ve karstik yapılar belirlenebilir. Bununla birlikte, yöntemlerin başarılı bir şekilde uygulanmasının bölgeye özgü olduğu belirtilmelidir; farklı bölgelerde yapılan çalışmalarda karstik yapıların araştırılmasında farklı jeofizik yöntemler farklı cevaplar verebilir ve farklı birincil jeofizik yöntemler tercih edilebilir.
Öz: Orta Anadolu havzaları; kuzeyde Pontidler, güney-güneydoğudan ise Kırşehir ve Toros tektonik bloklarıyla sınırlandırılmıştır. Havzalar, Neotetis Okyanusu`nun kuzey segmentinin Pontidler altına yitim sürecini de (Senozoik)kapsayacak şekilde günümüze kadar tortul birikimleriyle bölgede önemli jeolojik yapılardır. Bu çalışma kapsamında, coğrafik olarak günümüzde Ankara ve yakın civarında yüzlek vermiş bu yapılar, literatürdeki çalışmalar dikkate alındığında; Kırıkkale-Bala, Alcı-Orhaniye, Haymana ve Tuz gölü havzaları olarak isimlendirilmektedir. Tortul birikim evreleri, litolojik yapıları ve oluşum mekanizmaları büyük benzerlikler göstermesine rağmen bugünkü bulundukları coğrafik konumları bakımından farklı havzalar olarak dikkate alınmıştır. Yapılan bu çalışmada, belirtilen bu havzalar gravite ve manyetik yöntemler ile incelenerek, daha derindeki yapıları ile alakalı bilgiler elde edilmiştir. Özellikle Haymana ve Kırıkkale-Bala havzaları, bölgedeki en kalın tortul birikimine (yaklaşık 8-9 km) sahiptirler. Havzaların yeraltındaki yapıları gravite yöntemi ile modellenerek birbirleri ile olan ilişkileri ve bağlantıları ortaya çıkartılmıştır. Özellikle, Tuz gölü ve Haymana havzalarının geçmiş jeolojik dönemlerde tek bir havza olduklarına dair literatürdeki süregelen tartışmalara gravite ve manyetik veriler ile bir açıklama getirilmeye çalışılmıştır. Havza içlerinde, gravite verisinde ani bir değişim gözlenmeyen fakat pozitif manyetik anomali veren alanlar, yüzeye yakın Neojen yaşlı volkanik birimlerin varlığı ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, bölgeden geçen İzmir-Ankara-Erzincan Kenet Kuşağı`nın yine bu havzalar üzerindeki tektonik deformasyon evrimine ait önemli veriler ortaya konulmuştur. Havzaların bu derinlikle değişim bilgileri, özellikle çevrelendikleri tektonik bloklar dikkate alındığında bölgenin geçirmiş olduğu jeodinamik evrimine yönelik yeni bilgiler sunmaktadır.
Öz: Bu çalışmada, 2 Mart 2017 tarihinde saat 14.06`da Adıyaman ili Samsat ilçesine 2.5 km uzaklıkta, yerin yaklaşık10 km derinliğinde meydana gelen 5.5 Mw büyüklüğündeki depremin bölgede yüzey deformasyonları oluşturup oluşturmadığı, Yapay Açıklık Radar İnterferometrisi (InSAR) yöntemi ve arazi gözlemleriyle incelenmiştir. Deprem öncesi ve deprem sonrasına ait Sentinel-1A uydusunun iki yapay açıklık radarı (SAR) görüntüsü analiz edilerek oluşturulan interferogramdan deformasyon belirlenmeye çalışılmıştır. Interferogramın değerlendirilmesi sonucunda bölgede uydu bakış yönünde (LoS) yaklaşık 2.5 cm civarında bir yüzey deformasyonunun meydana geldiği gözlenmiştir. Bu deformasyon daha çok Samsat ilçesi yakın kuzeydoğusunda yoğunlaşmıştır. Bölgede depremin hemen sonrasında yapılan ayrıntılı saha incelemeleri sonucunda ise herhangi bir yüzey kırığının oluşmadığı, buna karşın bazı alanlarda yersel çatlaklar şeklinde yüzey deformasyonlarının geliştiği saptanmıştır. Depremin, Samsat İlçesinin yaklaşık 5 km kuzeyinden geçen ve TPAO tarafından Samsat Fayı olarak adlandırılan fay üzerinde geliştiği anlaşılmaktadır. Ana şok sonrası bölgede meydana gelen 400`ü aşkın artçı sarsıntının kabaca K40-50B gidişli bir çizgisellik üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Sahada yapılan gözlemlerde de hasar dağılımının özellikle bu hat boyunca geliştiği dikkat çekicidir.
Öz: Petrol araştırma ve üretimi için rezervuar kalitesi hakkında detaylı araştırma yapmak, petrol arama ve değerlendirme çalışmalarının maliyetinin oldukça yüksek olması nedeniyle, maliyeti düşürmek için oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı, Haymana-Polatlı havzası içerisinde yer alan Jura-Alt Kretase yaşlı kireçtaşlarından oluşan Mollaresul formasyonunun petrol hazne kaya kalitesini belirlemektir. Kireçtaşlarının rezervuar kalitesi, standart arazi çalışmaları ve laboratuvar analizleri yapılarak, gözeneklilik-geçirgenlik analizleri ve petrografik incelemeler yardımıyla ortaya konulmuştur. Arazi çalışmalarında formasyonun masif ve tabakalı olduğu düzeyler gözlenmiştir. İncelenen birim sığ denizel bir ortamdan gittikçe derinleşen deniz ortamında çökelmiştir. Gözeneklilik-geçirimlilik analizlerine göre birim %30 ile %45 arasında gözeneklilik, 5.2 ve 7.7 md arasında değişen geçirimlilik değerlerine sahiptir. Formasyonun; tabakalı, bol çatlaklı ve erime boşluklu olması birimde iyi bir gözeneklilik oluşturmuştur. Ancak, gözenekliliği büyük ölçüde artıran formasyondaki kırık ve çatlakların ikincil kalsit, demirli (Fe) ve manganlı (Mn) çimento ile dolması nedeniyle geçirgenlik değerleri gözeneklilik kadar yüksek değildir. Sonuç olarak, arazi ve laboratuvar çalışmalarına göre Mollaresul formasyonu orta dereceli hazne kaya niteliği göstermektedir.