- 2024
-
2023
-
2022
-
2021
-
2020
-
2019
-
2018
-
2017
-
2016
-
2015
-
2014
-
2013
-
2012
-
2011
-
2010
-
2009
-
2008
-
2007
-
2006
-
2005
-
2004
-
2003
-
2002
-
2001
-
2000
-
1999
-
1998
-
1997
-
1996
-
1995
-
1994
-
1993
-
1992
-
1991
-
1990
-
1989
-
1988
-
1987
-
1986
-
1985
-
1984
-
1983
-
1982
-
1981
-
1980
-
1979
-
1978
-
1977
-
1976
-
1975
-
1974
-
1973
-
1972
-
1971
-
1970
-
1969
-
1968
-
1966
-
1964
-
1963
-
1961
-
1959
-
1958
-
1955
-
1954
-
1953
-
1952
-
1951
-
1950
-
1949
-
1948
-
1947
Öz: Reşadiye (Tokat) jeotermal sahası, doğrultu atımlı sağ yanal Kuzey Anadolu Fay Zonunun kuzeyinde yeralmaktadır. Bu jeotermal alanda çıkan 48-52° C sıcaklıktaki jeotermal su çoğunlukla otellerde, havuzlarda ve banyolarda kullanılmakta ve bölge için önemli turizm potansiyeli sağlamaktadır. Jeotermal sahanın bulunduğu alanda yaklaşık 600 metre uzunluğunda ~KB-GD gidişe sahip bir çatlak sırtı tipi traverten bulunmaktadır. Jeotermal alanın yaklaşık 500 metre güneyinde ve Kelkit Nehri`ne paralel olarak K72°B doğrultuda, Kuzey Anadolu Fay Zonu`nun aktif, Kelkit Vadisi segmenti yer almaktadır. Reşadiye çatlak sırtlı traverteninin ortalama doğrultusu K33°Bdir. Kuzey Anadolu Fayı Zonu`nun ana gidişi ile Reşadiye çatlak sırt tipi travertenin ortalama doğrultusu arasında yaklaşık 39°`lik bir açı bulunmaktadır. Çatlak sırtlı traverten ve KAFZ arasındaki bu 39°`lik açı, iyi gelişmiş doğrultu atımlı faylarda ana fay ile ~45°`lik açı yapan açılma çatlaklarının açısıyla uyumludur. Reşadiye çatlak sırtı tipi travertende bulunan bantlı travertenlerden alınan iki örneğin U/Th yaş analizleri 7.563 ve 12.529 yıllarını vermiştir. Bu sonuçlar bölgesel anlamda olmasa da Reşadiye jeotermal traverten alanı için 0,093 mm/yıl açılma hızı vermektedir
Öz: Türkiye`nin Neotektoniği ile ilgili araştırmaların tümünde Batı Anadolu ayrı bir bölge olarak kabul edilmektedir. Neotektonik dönem, bazı araştırıcılara göre Üst Oligosen; bazılarına göre ise Üst Miyosen`de başlamakta ve günümüze kadar devam etmektedir. Bölgenin bu süreçte kuzey-güney yönde genişlediği kabul edilmektedir. Buna bağlı olarak doğu-batı genel gidişli grabenler oluşmaktadır. Bu yorumda, kuzey-güney yönlü uzamanın ortaya çıkmasına neden olan normal fayların sıyrılma (detachment) fayı niteliğine ulaştığı savunulmaktadır. Arazi çalışmalarında izlenebildiği gibi bu dönemde kıvrımlar, doğrultu atımlı faylar da gelişmiştir. Aynı şekilde yalın graben sistemi ile açıklanamayacak dönem çökellerinin havza geometrisi ve boyutları da söz konusudur. Volkanizmanın kimyası ile yüzeylendiği alanlarda aykırılıklar bulunmaktadır. Henüz bu tür sorunlara açıklık getirilememiştir. Neotektonik dönemin evrimi ile ilgili zaman-mekân-neden ilişkisi kurularak yapılan açıklamalar soyut modellemeden öteye gidememektedir. Bu makalede, bugüne kadar önerilen modellerdeki tartışmalara çözüm amaçlı farklı bir yaklaşım modeli önerilmektedir. Öneri, Batı Anadolu`nun Neotektoniğini anlayabilmek için bölgenin günümüzdeki deformasyon şeklini ortaya çıkarmak ve geriye doğru geliştirerek neotektonik evrimi anlatma ilkesine dayanmaktadır. Günümüzde Batı Anadolu olarak tanımlanan tektonik bölge, doğuda kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu Bursa Eskişehir-Afyon ile kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu Muğla-Afyon Fay Zonları arasında kalan, batıya doğru açılan devrik "V" içindeki bir alanı kaplamaktadır. Bölge, batıya ilerleme esnasında; bölgede var olan litolojik farklılık, paleotektonik yapılar, volkanizma vb. nedenlerle levha içi bloklara ayrılmaktadır. Birbirinden ayrılan bu blokların farklı hareketleri sonucunda bölge deformasyona uğramaktadır. Ayrılan blokların boyutları, hareket hızları ve yönleri bu farklı hareketleri yönlendiren önemli etkenlerdir. Bloklarda ortaya çıkan farklı hareketlerle; blok sınırlarında normal, ters ve doğrultu atımlı faylar ile açılma çatlakları ortaya çıkmaktadır. Bu modelde aynı fay düzleminin farklı yerlerinde değişik hareketler gözlenebilmektedir. Yine bölgede eş yaşta birbirine paralel; fakat farklı yönde hareket eden yapılar da bulunabilmektedir. Blok hareketlerinin toplamında bölge batı-güneybatıya doğru ilerlemektedir. Bloklar arasında meydana gelen açılmalarda yer yer graben geometrisine ulaşanlar bulunmaktadır. Önerilen bu modele göre; Batı Anadolu`da günümüzde gözlenen doğu-batı gidişli grabenlerin, kuzey-güney yönlü genişlemenin ürünü olmadığı sonucuna ulaşılabilir. Günümüzde, yörede en fazla açılma devrik "V" şeklindeki bloğun doğu sınırlarındadır. Sınırın kuzeyinde Kula Volkanitleri, güneyde Pamukkale yöresinde yoğun termal çıkışlar görülmektedir. 1995 Dinar Depremi`nde 10 km uzunluğundaki kırılma ile Sarıgöl`deki asismik deformasyon hareketleri açılma çatlakları niteliğindedir. Bölgede yapılan paleomanyetizma, kabuk kalınlığı, GPS ve deprem fay düzlemi çözümleri bu modeli destekler niteliktedir. Önerilen bu kinematik modelin günümüzden yaklaşık 3-4 milyon yıl öncesinden itibaren çalışmakta olduğu düşünülmektedir.
Öz: Bu çalışma Pliyo-Kuvaterner yaşlı Gözucu (Taşlıçay-Ağrı) volkaniklerinin petrografik ve jeokimyasal özelliklerinin belirlenmesini amaçlar. İncelenen volkanikler subalkali, kalkalkali, yüksek K`lu seri ve şoşonitik özelliklere sahip olup, bazalt, andezit, trakiandezit, trakidasit ve dasitlerden meydana gelirler. Gözucu volkaniklerihafif nadir toprak elementleri (HNTE) ve büyük iyonlu litofil elementlerde (BİLE) zenginleşme, ağır nadir toprak elementleri (ANTE) ve kalıcılığı yüksek elementlerde (KYE) tüketilmeye sahiptirler. Gözucu volkanikleri kıtasal kabuğun ortalama Sr ve Ba değerlerine yakın Sr ve Ba değerlerine (Sr-379 ppm Ba-639 ppm) sahiptirler. Bu yüksek değerler Gözucu volkaniklerinin oluşumu sırasında kıtasal kabuk kayaçlarından kirlenmeye uğradığına işaret eder. Düşük Nb/La (5,13 ppm) ve yüksek Ba/Rb (16,75 ppm) oranı Gözucu volkaniklerinin kirlenme süreci sırasında akışkanlardan ziyade sediment katkısının daha baskın rol oynadığını ifade etmektedir. Ana ve eser elementlerin ikili değişim diyagramlarındaki artma ve azalma eğilimleri fraksiyonel kristallenmeye ve tek bir manto kaynağına işaret etmektedir. Jeodinamik ortam olarak kıtasal yay ortamında ve çarpışma sonrasında oluşmuştur. Gözucu volkanikleri spinel mineralojisi açısından zengin bir litosferik manto kaynak bölgesinin %0,1 ile %3 oranında kısmi erimesi sonucu oluşmuştur.
Öz: Bu çalışma, yoğunluk ve gözenekliliği derinlikle ilişkilendiren deneysel matematiksel denklemlerle ilgilidir. Doğu Bağdat petrol sahasındaki üç kuyu logundan yoğunluk ve gözeneklilik bilgisi elde edildikten sonra, Fatha ve Hartha formasyonları arasındaki tüm jeolojik formasyonlar için yeni ampirik polinom denklemleri (gözeneklilik-derinlik,yoğunluk-derinlik) üretilmiştir. Her bir formasyon için türetilen bu denklemlerin farklı litoloji ve kompaksiyon etkilerine atfedilen belirleme katsayısı (R2), 0,11 ila 0,93 arasında değişmektedir. Çalışma alanını kapsayan sismik hatlar içinde yer alan 131 hız analizinin derinlik bilgisi, yeni denklemlerin uygulanması için kullanılmıştır. Yeni ampirik polinom denklemlerinin tüm alana uygulanmasından sonra, Fatha-Hartha aralığı için gözeneklilik ve yoğunluk kontur haritaları üretilmiştir. Yüksek gözeneklilik alanlarının yerleri belirlenmiş ve arazideki kompaksiyon ve petrol dağılımı ile ilişkilendirilmiştir
Öz: Tuz Gölü ve Ecemiş Fayı arasında ve Kapadokya Volkanik Bölgesinde bulunan inceleme alanı, geç dönem teknonizmasından etkilenmiş ve buna bağlı olarak geç Miyosen`den günümüze kadar gelişen volkanik aktiviteye maruz kalmıştır. Bu çalışmada, Terra uydusu üzerindeki Gelişmiş Uydu Isıl Yayım ve Yansıtım Radyometre (ASTER) algılayıcısı tarafından elde edilmiş multispektral uydu görüntüsü kullanılarak Orta Anadolu`da Susuzdağ (Hamurcu, Kayseri) ve Tekkedağ`ı (Başdere, Nevşehir) içine alan bir bölgede yüzeylenmiş olan volkanik kayaçlar haritalanmıştır. ASTER`in bölgedeki kayaçların karakteristik Fe, Al-OH ve Fe/Mg-OH soğurma bantlarına karşılık gelen bantları dikkate alınarak 9/8, (1+4)/(2+3), 6 ve (1+4)/(2+3), 8, 4/6 (KYM) bant oran görüntüleri oluşturulmuş ve bölgedeki bazalt, bazaltik andezit/andezit, dasit ve piroklastik kayaçların sınırları belirlenmiştir. Özellikle 9/8 bant oranının bazalt ve andezitlerin diğer volkanik kayaçlardan ayrılmasında etkin olduğu görülmüştür. Bununla birlikte Fe2+(ferröz) demir indeksi, (1+4)/(2+3), Hamurcu çevresindeki dasit domlarını belirgin bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Bölgede geniş alanları kaplayan İncesu ignimbriti ise ASTER 6.bantına karşılık gelen radyasyonu soğurma özelliğinden dolayı 4/6 bant oranı görüntüsünde çevresindeki kayaçlara göre daha koyu tonlarda görülmüştür. Bu çalışmada ilk kez kullanılan bant oran görüntüleri sonucu oluşturulan litoloji haritalarının doğruluğu, arazi gözlemleri ve MTA jeoloji haritası ile tasdik edilmiştir. Bazalt ve andezitin birbirinden ayırımı nispeten belirsizlik içermesine rağmen, ASTER`in işlenmiş görüntüleri volkanik kayaçların düşük bir maliyetle, güvenilir ve hızlı bir şekilde haritalanmasına olanak sağlamıştır. Ayrıca bu çalışmada kullanılan metodoloji ülkemizin ve dünyanın benzer coğrafik bölgelerinde magmatik kayaçların haritalanmasında uygulanabilir.